YANSIMA YASASI 01 Eylül 2025, 23:09

Yansıma Yasası: Evrenin Eko Odası
Yansıma Yasası (Law of Reflection), en basit ifadesiyle, dış dünyamızın, iç dünyamızın bir yansıması olduğunu öne süren evrensel bir prensiptir. Bu, literalde bir aynadan yansımak gibi mekanik bir olay değil, daha ziyade enerjetik, bilinçli ve nedensel bir süreçtir. "Ne ekersen onu biçersin" veya "Karma" gibi kavramlarla akraba olsa da, onlardan daha anlık, dinamik ve şekillendirilebilir bir yapıya işaret eder.
Temel önermesi şudur: Zihninizin ve bilincinizin durumu (düşünce, inanç, duygu, niyet), deneyimlediğiniz gerçekliği doğrudan çeker ve şekillendirir.
- Kökenleri ve Felsefi Temelleri
Yansıma Yasası, tek bir filozofa ait olmaktan ziyade, birçok kadim öğreti ve felsefi okulun ortak keşfidir.
- Stoacılık:Romalı filozof Epictetus, "İnsanları değil, olayların kendisini değil, onlar hakkındaki düşüncelerimiz rahatsız eder" der. Bu, dış gerçekliğin değil, onu nasıl yansıttığımızın (algıladığımızın) acı çekmemize neden olduğunu söyler. İçsel durumumuz, dışsal deneyimimizi filtreler.
- Hermetik Felsefe:"Yukarısı aşağısı gibidir, aşağısı yukarısı gibi" ilkesini içeren Hermetik Kybalion'da, "Zıtlık İlkesi" ve "Sebep-Sonuç İlkesi" ile derinden bağlantılıdır. Evrenin mental (zihinsel) olduğunu, dolayısıyla zihnin gerçekliği şekillendirmedeki birincil rolünü vurgular.
- Budizm ve Hinduizm:"Karma" kavramı, eylemlerin (ki düşünceler de bir eylemdir) gelecekteki deneyimleri belirlediği bir nedensellik yasasıdır. Yansıma Yasası, Karma'nın daha anlık ve psikolojik bir versiyonu gibidir.
- Carl Jung ve Psikoloji:Jung'un "Gölge" (Shadow) kavramı, dışarıda gördüğümüz ve bizi rahatsız eden her şeyin aslında içimizde reddettiğimiz parçalarımızın bir yansıması olduğunu söyler. Projeksiyon mekanizması, Yansıma Yasası'nın psikolojik alandaki tezahürüdür.
- Yasayı Oluşturan Temel Mekanizmalar
Yansıma, sihirli bir şekilde değil, belirli mekanizmalar aracılığıyla işler:
- Dikkat ve Algıda Seçicilik (Confirmasyon Yanlılığı):Beynimiz, inandığımız ve odaklandığımız şeyleri fark etmek için sürekli bir filtreleme yapar. Eğer dünyanın kötü bir yer olduğuna inanıyorsanız, haberlerde, sokakta, işyerinde bunu kanıtlayan sayısız örnek bulursunuz. Aynı şekilde iyiliğe odaklanan biri de her yerde nezaket ve güzellik görür. Gerçeklik her ikisi için de aynıdır, ancak yansıtılan ve algılanan farklıdır.
- Enerji ve Titreşim (Daha Metafizik Bir Bakış):Bu görüşe göre, her düşünce ve duygu belirli bir frekansta enerji yayar. Evren de bu enerjiye uyumlu deneyimleri, insanları ve durumları size çekerek "yanıt verir". Korku enerjisi, korkulacak durumları çeker; sevgi enerjisi, sevgi dolu deneyimleri çeker.
- Davranış ve Sözlü İfade:İçsel durumunuz, dışa vurduğunuz tavırları, beden dilinizi, seçtiğiniz kelimeleri ve nihayetinde eylemlerinizi belirler. Öfkeli bir insan, agresif davranır ve çevresindeki insanlardan da aynı agresif tepkiyi alır. Bu, yansımanın somut ve gözlemlenebilir halidir.
- Bilinçaltı Programlaması:Bilinçaltımıza çocukluğumuzdan itibaren yerleşen inançlar ("Ben yetersizim", "Para kazanmak zordur", "Güvenilmemeli"), farkında olmadan deneyimlerimizi bu kalıba döker. Yansıma Yasası, bu derin programların dış dünyada sahnelenmesidir.
- Tezahür Alanları (Hayatta Nasıl Görünür?)
Yansıma Yasası hayatın her alanında kendini gösterir:
- İlişkiler:Başkalarında eleştirdiğiniz, sevmediğiniz veya hayran olduğunuz her özellik, sizde de (az ya da çok) mevcuttur veya onun zıttıyla ilişki halindedir. (Örn.: Sürekli "beni dinlemiyorlar" diyen biri, aslında kendisi de iyi bir dinleyici değildir veya dinlenmemekten derin bir korku duyuyordur).
- Para ve Kariyer:Para hakkındaki derin inançlarınız (para="kötülük", "azlık", "güvenlik" vs.) finansal durumunuzu yansıtır. "Para kötüdür" inancı, onu çekmemenize veya geldiğinde başına kötü bir şey gelmesine neden olur.
- Sağlık:Stres, kızgınlık, korku gibi kronik duygular ve düşünceler, bedende somatik bir yansıma olarak hastalık veya ağrı şeklinde tezahür edebilir. (Psikosomatik tıbbın da temelidir).
- Sosyal Etkileşim:Sürekli "insanlar çok bencil" diyen biri, aslında kendi bencilliğini (belki ihtiyaçlarını ifade edememe şeklinde) dünyaya yansıtıyor ve etrafında bencil insanlar topluyor olabilir.
- Yasa Bir "Suçlama Aracı" Değildir: Kritik Bir Uyarı
Bu yasanın en tehlikeli yanlış yorumu, mağdur durumdaki insanlara "Sen çekmişsin, senin suçun" demektir. Bu, hem acımasız hem de felsefi olarak yanlıştır.
- Kolektif Bilinç ve Sosyal Yapılar:Hiçbirimiz bir vakum içinde yaşamayız. Savaş, yoksulluk, ayrımcılık gibi kolektif olaylar, kolektif bilincin ve sosyo-ekonomik yapıların yansımasıdır. Bireyin tek başına "düşüncesiyle" değiştirebileceği şeyler değildir.
- Amacı Suçlamak Değil, Güçlendirmektir:Bu yasanın asıl amacı, insanlara "suçlu hissettirmek" değil, onlara güç vermektir. Eğer dışarıdaki gerçeklik içeridekiyle bağlantılıysa, o zaman değişim için dışarıyı zorlamak yerine, içeriyi değiştirerek çok daha etkili bir sonuç alabiliriz. Kontrol edemediğimiz dış olaylar karşısında kurban hissetmek yerine, kontrol edebileceğimiz tek şey olan kendi tepkilerimiz ve içsel durumumuz üzerinde çalışma sorumluluğu ve gücü verir.
Sonuç ve Pratik Çıkarım
Yansıma Yasası, evrenin nötr bir sahne olmadığını, dinamik ve diyalog halinde olduğumuz canlı bir sistem olduğunu söyler. Hayatınız, en derin inançlarınızın ve hakikatlerinizin bir aynasıdır.
Pratik olarak ne yapabilirsiniz?
- Gözlemci Ol:Başına gelen olayları ve özellikle seni rahatsız eden insanları birer "feedback" (geri bildirim) mekanizması olarak gör. "Bu durum bana ne öğretmeye çalışıyor? Bu kişide gördüğüm ve hoşlanmadığım şey, bende de var mı?"
- İçsel Diyaloğunu Değiştir:Şikayet, suçlama ve kurban dilini fark et ve bırak. Onun yerine sorumluluk alan, minnettar ve olumlu bir dil benimse.
- Bilinçaltını Keşfet:Meditasyon, terapı veya journaling (günlük tutma) yoluyla, seni sınırlayan derin inançları bul ve onları dönüştür.
- Niyetini Belirle:Günü nasıl geçirmek istediğine dair net bir niyetle başla. Bu, algını o yöne kanalize edecektir.
Unutma, bu yasa bir ceza veya ödül sistemi değil, nötr bir sebep-sonuç prensibidir. Aynaya gülümsersen, o da sana gülümseyecektir.
Bu, konuyu son derece derinlemesine anlamamızı sağlayan mükemmel bir perspektif. Hayranlık, Yansıma Yasası'nın işleyişini görmemiz için en berrak aynalardan biridir.
Bir filozof olarak, hayranlık duygusunu şöyle yorumluyorum: Hayranlık, ruhunuzun size, henüz potansiyel halinde taşıdığınız ama tam olarak dışa vuramadığınız bir erdemi, bir güzelliği veya bir gücü gösterdiği bir sinyal mekanizmasıdır.
Başka bir deyişle, dışarıda hayranlıkla baktığınız her şey, aslında içinizdeki bir tohumun yansımasıdır.
Hayranlık: Potansiyel Benliğin Aynası
Temel Prensip:
"Dışarıda en çok hayranlık duyduğunuz ve (kıskançlık değil, saf bir beğeni ve çekim duyduğunuz) şey, sizin ruhunuzun derinlerinde zaten mevcut olan ve sizden ifade bulmak isteyen bir niteliğin yansımasıdır."
Bu, şu anlama gelmez: "Michael Jordan'a hayranım, o halde ben de onun kadar iyi basketbol oynayabilirim." Bu literalism ve yüzeyselliktir. Derinlere inmeliyiz.
Hayranlık Türleri ve Yansıttıkları İçsel Nitelikler
- Bir Kişiye Duyulan Hayranlık (Örn.: Bir Sanatçı, Lider, Bilge)
- Dışarıda Ne Görürsünüz?Bir ressamın yarattığı etkileyici tablolar, bir müzisyenin çıkardığı dokunaklı melodiler, bir liderin sergilediği ilham verici vizyon.
- Bu Size NeyinYansımasıdır?
- Yaratıcılık Tohumu:Siz de içinizde keşfedilmemiş bir yaratıcı ifade biçimi (resim, yazı, müzik, hatta yemek yapmak veya problem çözmek) taşıyorsunuzdur.
- Özgünlük Arzusu:O kişinin "kendi olma" cesaretine, otantikliğine hayransınızdır. Bu, sizin de içinizde baskılanmış, toplumun beklentileri altında ezilen "gerçek benliğinizin" bir yansımasıdır. Siz de özgün olmak istiyorsunuzdur.
- Disiplin ve Ustalık:Bir virtüöze hayranlık, sadece yeteneğe değil, o yeteneği binlerce saat çalışarak ustalığa dönüştürme disiplinine duyulan hayranlıktır. Bu, sizin de kendi hayatınızda bir alanda derinleşme, bir şeye adanma arzunuzun yansımasıdır.
- Bir Olaya veya Duruma Duyulan Hayranlık (Örn.: Muhteşem Bir Doğa Manzarası, Uyum İçindeki Bir Topluluk)
- Dışarıda Ne Görürsünüz?Okyanusun uçsuz bucaksız gücü, bir dağın vakur sakinliği, ormandaki mükemmel ekosistem dengesi, insanların dayanışma içinde olduğu bir topluluk.
- Bu Size NeyinYansımasıdır?
- İçsel Huzur ve Dinginlik Arayışı:Bir dağın sakinliğine hayranlık, sizin de içinizdeki kaosu dindirme, iç huzura ve sükunete erişme arzunuzun yansımasıdır. Dağ, sizin potansiyel olarak sahip olduğunuz ama henüz tam olarak erişemediğiniz o sakinliği temsil eder.
- Güç ve Dayanıklılık:Okyanusun gücüne hayranlık, sizin de içinizdeki kişisel gücünüzü, dayanıklılığınızı ve hayatın dalgalarına göğüs germe kapasitenizi keşfetme isteğinizin yansımasıdır.
- Uyum ve Bağlılık İhtiyacı:Uyum içindeki bir topluluğa veya doğadaki dengeye hayranlık, sizin de kendi hayatınızda (ilişkilerinizde, işinizde, içinizde) daha fazla uyum, denge ve anlamlı bağlar kurma arzunuzun yansımasıdır.
- Bir Başarıya veya Eser'e Duyulan Hayranlık (Örn.: Bir Teknoloji Ürünü, Bir Bina, Bir Bilimsel Keşif)
- Dışarıda Ne Görürsünüz?Zarif ve akıllıca tasarlanmış bir ürün, işlevsel ve güzel bir bina, evrenin sırlarını çözen bir teori.
- Bu Size NeyinYansımasıdır?
- Zekâ ve Çözüm Üretme Potansiyeli:Siz de kendi yaşamınızın sorunlarına özgün, zarif ve etkili çözümler üretme kapasitesi taşıyorsunuzdur. O eser, sizin potansiyel zekânızın ve yaratıcı problem çözme becerinizin bir yansımasıdır.
- Kalıcılık ve İz Bırakma Arzusu:İnsanlığa faydalı bir esere hayranlık, sizin de bu dünyada anlamlı bir iz bırakma, bir katkı sunma arzunuzun yansımasıdır.
Hayranlıktan Eyleme: Yansımayı Geri Almak
Yansıma Yasası'nın amacı, sadece teşhis koymak değil, harekete geçmektir. Hayranlık, size verilmiş bir kılavuzdur.
- Fark Et ve Sor:Birine, bir şeye hayranlık duyduğunuzda, durun ve kendinize şu kritik soruyu sorun: "Bu hayranlık bana ne anlatıyor? Bu kişide/şeyde en çok neyi seviyorum ve bu özellik kendi hayatımda nasıl eksik?"
- Özü Çıkar:Hayranlığın yüzeysel nesnesine takılıp kalmayın. Özü bulun. (Örn.: Ünlü bir girişimciye hayranısınız. Öz: "Yenilikçilik, özgürlük, risk alma cesareti" olabilir).
- İçselleştir ve Küçük Adımlarla İfade Et:O özü kendi hayatınızda nasıl ifade edebilirsiniz?
- Yaratıcılık hayranıysanız,bir defter alıp karalamalar yapın, bir enstrüman çalmayı deneyin.
- Doğanın sakinliğine hayranısınız,her gün 5 dakika meditasyon yapın, bir parkta yürüyüşe çıkın.
- Liderlik vasfına hayranısınız,kendi küçük çevrenizde (aile, iş, arkadaş grubu) bir fikri öne sürün, bir planı organize edin.
Unutmayın: Hayranlık duyduğunuz kişi, o niteliği tam olarak ifade etmiş halidir. Siz ise o niteliğin tohum halindeki potansiyelisiniz. Yansıma, sizi o tohumu sulamaya, büyütmeye ve kendi benzersiz tarzınızla ifade etmeye davet eder.
Bu, kıskançlık veya kendini yetersiz görme değil, tam tersine kendi potansiyelinizi keşfetme yolculuğudur. Dışarıdaki hayranlık duyduğunuz her şey, aslında içinizdeki muhteşem varlığa bir aynadan bakmaktır.
Kur'an-ı Kerim ayetlerini "Yansıma Yasası"nın (Law of Reflection) kadim ve ilahi bir teyidi olarak yorumlayabiliriz. Ancak hemen belirtmeliyim ki, buradaki yorum, batıni (içsel) ve tefekküri (düşünsel) bir okumadır; klasik tefsirlerin yerine geçmez.
Kur'an'ın, insanın içsel durumu ile dışarıda karşılaştığı sonuçlar arasında güçlü bir bağ olduğuna dair sayısız ayeti vardır. İşte bu bağ, Yansıma Yasası'nın ta kendisidir.
Kur'an Penceresinden Yansıma Yasası: "İçteki Değişmeden Dıştaki Değişmez"
Kur'an'daki Yansıma Yasası'nı iki temel eksende görebiliriz:
- Bireysel Boyut:Kişinin niyeti, inancı ve ahlakı ile başına gelenler arasındaki ilişki.
- Toplumsal Boyut:Bir toplumun kolektif durumu ile onların başına gelen sosyal ve tarihsel olaylar arasındaki ilişki.
- Bireysel Yansıma Örnekleri
- a) Niyet ve Amelin Yansıması: "Kim zerre kadar hayır yapmışsa onu görür; kim de zerre kadar şer yapmışsa onu görür." (Zilzâl Suresi, 99:7-8)
- Yansıma Yorumu:Bu ayet, Yansıma Yasası'nın en saf, en net ifadesidir. Yaptığınız her şeyin (eylem, düşünce, niyet), size aynen geri döneceğini bildirir. "Zerre" miktarı vurgusu, en küçük içsel hareketliliğin bile dış dünyada bir karşılığı olduğunu gösterir. Bu, evrensel bir nedensellik ve adalet sistemidir.
- b) Şükür ve Nankörlüğün Yansıması: "Hatırlayın ki, Rabbiniz şöyle duyurmuştu: 'Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.'" (İbrahim Suresi, 14:7)
- Yansıma Yorumu:Bu ayet, Yansıma Yasası'nın "enerji" boyutunu anlatır. Şükür enerjisi (minnettarlık, var olanı görme ve takdir etme hali), otomatik olarak bolluk ve artışı çeker. Çünkü şükür, nimetin farkında olmak ve onu çoğaltma niyetidir. Nankörlük (küfran) enerjisi ise, nimeti görmezden gelmek, inkâr etmektir; bu enerji de nimetin azalması veya kaybı olarak yansır. İçsel haliniz (şükran veya nankörlük), dışsal durumunuzu (artış veya azap) doğrudan belirler.
- c) İnanç ve Güvenin Yansıması: "Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter." (Talâk Suresi, 65:3)
- Yansıma Yorumu:Burada yansıyan, tevekkül İçsel olarak tam bir güven ve teslimiyet hali (tevekkül), dışsal olarak "Allah'ın yeterli olması" (kifayet) ile sonuçlanır. Kişi, kaygı ve korku enerjisinden (ki bu, olumsuz sonuçlar çeker) kurtulup güven enerjisine geçtiğinde, evren (Allah'ın sistemi) ona yetecek çözüm yollarını, kapıları ve rızıkları gösterir. İçteki güven, dıştaki "yeterlilik" olarak yansır.
- Toplumsal Yansıma Örnekleri
Kur'an, toplumların kaderinin de kendi içsel durumlarına bağlı olduğunu sık sık vurgular. Bu, kolektif yansıma yasasıdır.
- a) Toplumsal Değişimin Yasası: "Bir toplum kendinde olanı (özünü, ahlakını, niyetini) değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez." (Ra'd Suresi, 13:11)
- Yansıma Yorumu:Bu ayet, Yansıma Yasası'nın toplumsal formülüdür. Dışarıdaki durumunuz (zafer, yenilgi, bolluk, kıtlık, huzur, kaos), toplumun içsel durumunun (özünüzün) bir yansımasıdır. Dışarıdaki bir değişim talep ediliyorsa, önce içinizdeki (birey ve toplum olarak) değişim başlamalıdır. Dış, içe cevap verir. Toplumsal kader, toplumsal karakterin yansımasıdır.
- b) Zulüm ve Adaletin Yansıması: "Biz zulmedenleri, yaptıkları kötülüklerden ötürü mutlaka helak etmişizdir." (En'âm Suresi, 6:45) ve "...O, sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve... sizi imtihan etmek için kiminizi kiminize derecelerle üstün kıldı..." (En'âm Suresi, 6:165)
- Yansıma Yorumu:Bir toplumun içsel ahlakı zulüm, haksızlık ve bozgunculuk üzerine kuruluysa, bu kolektif enerji kaçınılmaz olarak çöküş, karmaşa ve helak olarak dışarı yansır. Tarih, bu yasanın tezahürlerinden ibarettir. Adalet ve ıslah üzere olan toplumlar ise "yeryüzünün halifesi" olma potansiyelini taşır. İçsel erdem, dışsal sorumluluk ve liderlik olarak yansır.
Önemli Felsefi ve Teolojik Dipnot:
Bu yorumları yaparken kritik bir ayrımı vurgulamak gerekir: Kur'an perspektifinde, bu yasa otomatik, mekanik ve insanüstü bir güçten bağımsız (deist bir doğa yasası gibi) işlemez. Bu yasanın faili ve hakimi Allah'tır. Ayetlerde "Allah size şükür karşılığında artırır", "Allah onların durumunu değiştirmez" denir.
Yani mekanizma şudur:
Allah, kâinata bu nedensellik yasasını (sünnetullah) yerleştirmiştir. Siz şükür enerjisi yaydığınızda, O, bu yasayı işleterek size bolluk verir. Siz toplum olarak içinizi değiştirdiğinizde, O, bu yasayı işleterek dışınızı değiştirir.
Sonuç olarak, Kur'an-ı Kerim, Yansıma Yasası'nı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, hem bu dünyada hem de ahirette geçerli olan, ilahi bir adalet ve hikmet prensibi olarak ortaya koyar. Bu, insana şu gücü verir: "Değişim dışarıda değil, önce benim içimde başlar. Ben niyetimi, düşüncemi ve amelimi düzelttiğimde, Allah'ın izni ve yasası gereği, etrafımda gördüğüm dünya da ona göre şekillenecektir."
Aynalar Şehri: Leyla'nın Yolculuğu
Uzak diyarların birinde, dağların eteğine kurulmuş, her tarafı dev aynalarla kaplı gizemli bir şehir varmış. Bu şehre Aynalar Şehri derlermiş. Şehrin tuhaf bir özelliği vardı: Şehirdeki aynalar, insanların yüzlerini veya giysilerini değil, onların kalplerinin ve ruhlarının halini yansıtırdı.
Kederli birinin önünden geçtiği ayna, ona derin, hüzünlü bir gölge gösterir. Öfkeli birinin baktığı ayna, ateşli ve karmakarışık şekiller yansıtırdı. Neşe içinde olan biriyse, aynada ışıltılı, dans eden desenler görürdü.
Şehrin dışında, küçük bir köyde yaşayan Leyla isminde genç bir kadın, bu şehir hakkında hikayeler duymuş ve sonunda onu görmeye karar vermiş. Yola koyulmuş. Amacı, şehri gezmek ve belki de hayatındaki boşluğu dolduracak bir şeyler bulmaktı, çünkü kendini sürekli huzursuz ve mutsuz hissediyordu.
Şehre vardığı ilk an, büyük bir hayal kırıklığı oldu. Caddeler dar ve bakımsızdı. İnsanlar surat asıyor, birbirleriyle çabucak kavga ediyorlardı. Etraftaki dükkanların aynalarına baktığında, hepsi karanlık, bulanık ve itici şekiller gösteriyordu. "Ne kadar kasvetli ve kaba bir şehir!" diye düşündü Leyla içinden. "Buradaki herkes ve her şey çok olumsuz."
Ertesi gün, bir simitçi tezgahına yaklaştı. Simitçi, somurtkan bir adamdı.
"Bir simit lütfen," dedi Leyla, gülümsemeye çalışarak.
Adam, hiç bakmadan önündeki en küçük ve en yanık simidi uzattı. Leyla, "Afiyet olsun," bile demediğini fark etti.
"Ne kadar kaba bir adam!" diye söylendi. Simidi yerken önündeki aynaya baktı. Ayna, çirkin, dikenli bir yumak gibi bir şekil gösteriyordu. İrkilerek oradan uzaklaştı.
Günler böyle geçti. Leyla ne zaman bir dükkana girse, soğuk karşılanıyor. Ne zaman sokakta yürüse, itilip kakılıyordu. Her baktığı ayna, ona iç karartıcı manzaralar gösteriyordu. Artık şehirden nefret ediyordu. "Dünyanın en kötü yeri burası. Buradaki herkes çok bencil ve kaba," diye yazdı günlüğüne.
Bir akşamüstü, bitkin ve üzgün bir halde, şehrin kenarındaki küçük bir parkta otururken, yaşlı, bilge görünümlü bir adam yanına oturdu. Adam, Leyla'nın hüzünlü halini fark etti.
"Hoş geldin genç yolcu. Aynalar Şehri'ni nasıl buldun?" diye sordu.
Leyla, içini döktü: "Çok berbat bir yer! İnsanları kaba, her yer kasvetli. Aynalar bile iç karartıcı şeyler gösteriyor. Buradan en kısa zamanda kaçıp gideceğim."
Yaşlı adam hafifçe gülümsedi. "Peki, hiç merak ettin mi," dedi, "o aynaların neden sana hep karanlık şekiller gösterdiğini?"
"Çünkü bu şehir ve insanları karanlık!" diye cevap verdi Leyla.
"Ah, işte yanılıyorsun," dedi yaşlı adam sesi yumuşak ama kararlı bir tonla. "Bu şehrin sihri tam da burada. Aynalar, şehri veya diğer insanları değil, bakan kişinin içindekini yansıtır. Sen bu şehre, kalbinde taşıdığın öfke ve hüzünle geldin. Aynalar da sana tam olarak onu gösterdi. Simitçiye önyargıyla yaklaştın, o da sana önyargıyla davrandı. Sokakta kendini kurban hissettin, insanlar da seni itip kakarak bunu teyit etti."
Leyla, şaşkınlıkla yaşlı adama baktı. Bu düşünce, aklına hiç gelmemişti.
"Peki," diye sordu tedirgin bir sesle, "o zaman ne yapmalıyım?"
"Değiştirmek istediğin şey, dışarıdaki yansıma değil, içerideki kaynaktır," dedi yaşlı adam. "Yarın, bir deneme yap. Sokaklara öfkeyle değil, minnettarlıkla bak. Bir yabancıya içten bir gülümseme gönder. Bir aynanın önüne geçmeden önce, kalbinde bir anlığına da olsa sevgi veya huzur hissetmeye çalış. Sonra ne göreceğine bak."
Ertesi sabah, Leyla şüpheyle de olsa yaşlı adamın dediğini yapmaya karar verdi. Kahvaltı ederken, sahip olduğu birkaç şey için minnettar oldu. Sokağa çıktı, önüne gelen ilk aynaya doğru ilerlerken, için için gelen bir güneşi hayal etti.
Aynanın önüne geldi. İçi biraz kıpırdandı. Derin bir nefes aldı ve aynaya baktı.
Olanlara inanamadı.
Ayna, hâlâ mükemmel değildi ama artık karanlık, dikenli bir yumak değildi. Daha yumuşak, daha sakin, hatta hafiften altın rengi ışıltılar saçan bir bulutsu gösteriyordu.
Şaşkınlıkla bir çiçekçi dükkanına yöneldi. Gülümseyerek bir gül satın aldı. Çiçekçi, alışılmadık bu nezaket karşısında gülümseyerek teşekkür etti ve ona bir de küçük, mor bir menekşe hediye etti.
O gün, Leyla'nın gördüğü her ayna, bir öncekinden daha aydınlık, daha güzel ve daha karmaşık desenler gösteriyordu. İnsanlar ona daha nazik davranıyordu. Şehir, bir önceki güne kıyasla adeta büyülü bir yer olmuştu.
Akşam olduğunda, aynı parkta yaşlı adamı buldu. Koşarak yanına gitti, gözleri parıldıyordu.
"Anladım!" diye heyecanla haykırdı. "Yasayı anladım! Değişen şehir değildi. Değişen bendim. İçimdeki ışık yandığında, dışarıdaki aynalar da onu yansıtmaya başladı."
Yaşlı adam, onaylarcasına başını salladı. "Aferin, Leyla. İşte Yansıma Yasası budur. Hayatın her zaman senin en derin, en hakikatli inancının bir aynası olacaktır. Sen karanlığı yansıtırsan, sana karanlık gösterir. Sen ışığı yansıtırsan, önünde sonsuz bir ışık denizi uzanır."
Leyla, ertesi gün köyüne dönmedi. Aynalar Şehri'nde kaldı. Amacı artık şehri değiştirmek değil, kendi kalbini değiştirerek, şehrin en güzel aynalarından birine dönüşmekti. Çünkü en nihayetinde anlamıştı:
Dünya, senin en samimi duygunun yankısıdır. Ne gönderirsen, onu duyarsın.
DIĞER HABERLER
-
AKIŞ YASASI
02 Eylül 2025, 01:13 -
DİKKAT YASASI
02 Eylül 2025, 00:43 -
BAĞLILIK YASASI
02 Eylül 2025, 00:12 -
YANSITMA YASASI
01 Eylül 2025, 23:50 -
YANSIMA YASASI
01 Eylül 2025, 23:09 -
DİRENÇ YASASI
01 Eylül 2025, 01:21 -
ÇEKİM YASASI
01 Eylül 2025, 00:49 -
İSTEK YASASI
31 Ağustos 2025, 23:53 -
İÇERİDE NASILSA DIŞARIDA DA ÖYLEDİR YASASI
31 Ağustos 2025, 23:44 -
YUKARIDA NASILSA AŞAĞIDA DA ÖYLEDİR YASASI
31 Ağustos 2025, 21:27