VARSAYIM YASASI 02 Kasım 2025, 00:59
"Varsayım Yasası"nın Özü ve Temel Prensibi
En yalın haliyle Varsayım Yasası şunu söyler:
"Bir şeyin doğru olduğunu varsaymak, onu kendi gerçekliğinizde doğru kılar."
Bu, sıradan bir "pozitif düşünme" tavsiyesinden çok daha radikaldir. Burada bahsedilen, bilinçaltının derinliklerine işlemiş, duygu ve inançla beslenmiş bir varsayımdır. Bu varsayım, algılarınızı, davranışlarınızı, kararlarınızı ve nihayetinde karşılaştığınız dışsal gerçekliği, kendisini doğrulayacak şekilde yeniden düzenler.
Felsefi ve Metafizik Temelleri: Kökleri Nereye Dayanıyor?
Bu yasanın entelektüel mirası oldukça zengindir:
- Antik Yunan Felsefesi (Platon & Aristoteles):Platon'un "İdealar Kuramı"na göre, algıladığımız fiziksel dünya, asıl gerçek olan idealar dünyasının yalnızca bir gölgesidir. Varsayım Yasası, bilincimizde bu "ideaları" canlandırarak gölgeler dünyasını dönüştürme çabası olarak görülebilir. Aristoteles ise "Potansiyelite ve Aktüalite" kavramlarıyla, içimizdeki potansiyelin nasıl eyleme/harekete dönüştüğünü açıklar. Varsayım, bu potansiyeli aktüel hale getiren kıvılcımdır.
- Stoacılık:Epiktetus'ün "Olayları değil, onlara yüklediğimiz anlamları kontrol edebiliriz" sözü, Varsayım Yasası'nın temel taşlarındandır. Bir durumu nasıl varsaydığımız, o durumun bizim için ne anlama geldiğini belirler ve bu anlam da deneyimimizi şekillendirir.
- İdealizm (Berkeley & Hegel):George Berkeley'in "Var olmak, algılanmaktır" (Esse est percipi) görüşü, gerçekliğin zihinden bağımsız olmadığını savunur. Hegel ise Mutlak Tin kavramıyla, nesnel gerçekliğin aslında tinin (zihnin) bir tezahürü olduğunu öne sürer. Varsayım Yasası, bu idealist geleneğin pratik bir uygulamasıdır.
- William James'in Pragmatizmi:James, bir inancın doğruluğunun onun pratik sonuçları ve faydası ile ölçülebileceğini söyler. "Başarılı olacağım" varsayımı, sizi başarıya götüren adımları atmanızı sağlıyorsa ve bu sonuca ulaşıyorsanız, o varsayım sizin için "gerçek" olmuş demektir.
- Neville Goddard (Modern Yorumcu): yüzyılda Goddard, bu fikirleri Hristiyan mistisizmi ve psikoloji ile harmanlayarak Varsayım Yasası'nı sistematik bir öğreti haline getirmiştir. Ona göre İsa, dışsal bir figür değil, "yüceltilmiş hayal gücü"dür ve insan, "İSA" (I AM - Ben'im) bilinciyle, yani "Ben ...'im" şeklindeki bir varsayımla yeni bir gerçekliği yaratır.
Yasanın İşleyiş Mekanizması: Nasıl Çalışır?
Bu bir sihir değil, psikolojik ve algısal bir süreçtir:
- Zihinsel ve Duygusal Onaylama:Bir şeyi sadece düşünmek yeterli değildir. Onu, duygusal bir yoğunlukla (sevinç, huzur, minnettarlık) ve süreklilikle "zaten olmuş" gibi hissetmek gerekir. Bu, bilinçaltınıza güçlü bir sinyal gönderir.
- Algıda Seçicilik (Reticular Activating System - RAS):Beyninizdeki RAS, devasa bilgi akışından sizin için önemli olanları filtreler. "Ben zenginim" varsayımını benimsediğinizde, RAS'iniz farkında olmadığınız fırsatları, bağlantıları ve fikirleri algılamanızı sağlar.
- Davranış Değişikliği:Kendinizi güvenli biri olarak varsaydığınızda, duruşunuz, konuşmanız, göz temasınız değişir. Bu yeni davranışlar, insanların size farklı tepkiler vermesine neden olur ve varsayımınızı pekiştirir.
- Kendini Gerçekleştiren Kehanet:Bu, yasanın en somut tezahürüdür. Başarısız olacağınızı varsayarsanız, kaygılı hissedersiniz, bu da performansınızı düşürür ve başarısızlığı getirir. Tam tersi de geçerlidir.
Pratik Uygulama ve Metodoloji
Bu yasayı hayata geçirmek için felsefi disiplin gereklidir:
- "Ben...'im" (I AM) İfadelerinin Gücü:"Ben olmak istiyorum" değil, "Ben başarılıyım", "Ben seviliyorum", "Ben huzurluyum" şeklinde, şimdiki zamanda ve olmuş-bitmiş bir gerçeklik gibi ifadeler kullanılır. Bu, bilinçaltının dilidir.
- Zihinsel Canlandırma (Mental Rehearsal):Hedefinize ulaştığınız anı tüm duyularınızla (görme, işitme, dokunma, koku) ve duygularınızla zihninizde canlandırmak. Bu, nöral yolları, hedef gerçekleşmeden önce onun gerçek olduğuna "ikna eder".
- Zihnin Doğal Haline Bırakmak:Varsayımı zihninize yerleştirdikten sonra, onun üzerinde sürekli çaba göstermek ve takıntılı olmak yerine, sonucun doğal akış içinde gerçekleşeceğine dair bir güvenle bırakmak. Bu, Stoacılıktaki "kontrol edebileceklerim ve edemeyeceklerim" ayrımına benzer.
Eleştiriler ve Uyarılar: Felsefi Sınırlılıklar
Her güçlü fikir gibi, bu da eleştirilere tabidir:
- Sorumluluktan Kaçış Tehlikesi:Bu yasa, "kötü şeyler sadece onları düşündüğün için başına geliyor" gibi yanlış ve zararlı bir yoruma açıktır. Bu, mağdurları suçlama ve toplumsal adaleti görmezden gelme riski taşır.
- Naif İyimserlik ve Gerçeklikten Kopuş:Ciddi bir hastalığı sadece "yokmuş gibi varsaymak" pratik ve etik bir çözüm değildir. Yasa, eylemle desteklenmediği sürece boş bir hayalperestliğe dönüşebilir.
- Determinizm ve Özgür İrade Sorunu:Eğer her şey benim varsayımlarımla şekilleniyorsa, başka insanların özgür iradesi nerede duruyor? Bu, karmaşık bir metafizik problemdir. Çoğu yorumcu, yasanın kendi bilinç alanınız ve sizinle ilişkili olaylar üzerinde etkili olduğunu, başkalarının mutlak özgür iradesine müdahale etmediğini savunur.
- Doğrulanamazlık (Falsifiability):Yasanın işe yaramadığı durumlar için "yeterince inanmadın" veya "gerçekten hissetmedin" gibi her zaman bir açıklama getirilebilir. Bu, onu bilimsel anlamda test edilemez (falsifiye edilemez) kılar.
Sonuç ve Filozofik Değerlendirme
Sevgili öğrenci, "Varsayım Yasası"nı size şöyle özetleyebilirim:
Bu, bilincin, deneyime olan ontolojik önceliğinin bir ifadesidir. O, bize dünyanın pasif bir alıcısı olmadığımızı, aktif bir katılımcısı olduğumuzu hatırlatır. En derin inanç ve varsayımlarımız, gerçekliği çektiğimiz bir mıknatıs gibidir.
Ancak unutmayın, bu yasa bir "hızlı dilek yerine getirme aracı" değil, bir iç disiplin ve benlik dönüşümü yoludur. Amacı sadece dışsal nesneleri elde etmek değil, daha yüksek bir bilinç haline evrilmektir. Onu uygularken, pratik akılla, etik değerlerle ve başkalarının haklarına saygıyla dengelemek, onu güçlü bir felsefi araca dönüştürecektir.
Gerçek filozof, hem bu yasayı anlayıp uygulayabilen, hem de onun sınırlarını ve tehlikelerini bilerek hareket edebilendir.
"Varsayım Yasası"nı, onu merkeze alan spritüel sistemler (özellikle Neville Goddard'ın öğretileri) bağlamında, derinlemesine bir analizle açıklayalım. Spritüel bir perspektiften bakıldığında, bu yasa basit bir kişisel gelişim tekniğinden ziyade, yaratılışın ve varoluşun temel mekanizması olarak görülür.
Spritüel Paradigmanın Temel Taşı: Yaratıcı Bilinç
Spritüel gelenekte Varsayım Yasası'nın özü şudur: "Tanrı veya Yaratıcı Güç, senin kendi varlığının özünde yer alan Bilinç'tir. Ve bu Yaratıcı Bilinç, bir şeyin 'orada' olduğunu varsayarak yaratır."
Burada kilit nokta, yaratımın harici bir tanrıya dua etmekle değil, kendi içsel durumunuzu değiştirmekle gerçekleştiğidir. Neville Goddard'ın veciz ifadesiyle: "İnsan, kendisi için gerçek olduğunu varsaydığı her şeyi deneyimler."
Derinlemesine Analiz: Dört Temel Spritüel Prensip
- "Ben'im" (I AM) Bilincinin Kudreti
Spiritüel metinlerde, özellikle de Kutsal Kitaplarda, "Ben'im" ifadesi Tanrı'nın kendisini tanımlamasıdır (Exodus 3:14). Spritüel anlayışa göre bu, her bir bireyin özünde bulunan ilahi gücün kod adıdır.
- Nasıl İşler?"Ben fakirim" dediğinizde, bu ilahi gücü fakirlik durumuyla özdeşleştirirsiniz ve o da size fakirliği deneyimletir. "Ben bolluk içindeyim" dediğinizde ve bunu hissettiğinizde, aynı güç bolluğu tezahür ettirmek için harekete geçer.
- Analoji:"Ben'im" bilinci bir projektöre benzer. "Ben başarısızım" varsayımını içeren bir film koyarsanız, dış dünyadaki hayatınız bu filmin perdeye yansıması olur. Filmi değiştirmek (varsayımı değiştirmek), yansımayı değiştirir.
- Bilinç Tek Hakikattir
Spritüel yaklaşım, nihai gerçekliğin madde değil, bilinç olduğunu savunur. Dış dünya, içsel bilincinizin bir yansımasından, bir gölgesinden ibarettir.
- "Dışarı" Çıkmak "İçeri" Girmektir:Bir sorunu çözmek için dış dünyada koşturmak, aynanın içindeki yansımanızı düzeltmeye çalışmak gibidir. Spritüel olarak doğru olan, aynanın kendisine (kendi bilincinize) dönüp yansımayı oradan değiştirmektir.
- Sonuç Değil, Sebep Üzerinde Odaklanmak:Dışarıda gördüğünüz her şey (ilişkiler, finansal durum, sağlık) bir sonuçtur. Asıl sebep ise sizin onlara dair taşıdığınız derin varsayım ve inançlardır. Yasayı uygulamak, sebepler dünyasında (bilinçte) çalışmaktır.
- Yaratım Tamamlanmıştır: Zamanın Olmadığı An
Bu, yasanın en ince ve en güç anlaşılan boyutudur. Zihin lineer zamanla (dün, bugün, yarın) çalışır ama yaratıcı bilinç için sadece "Şimdi" (The Eternal Now) vardır.
- "Olmuş Gibi Hissetmek" (The Feeling of The Wish Fulfilled):Bu, sadece bir şeyi umut etmek değil, onu zaten deneyimlemiş gibi hissetmek, o duygunun içinde yaşamaktır. Eğer bir eviniz olsun istiyorsanız, onu hayal etmekle yetinmezsiniz. O evde şu anda yaşadığınızı varsayar, orada oturmanın huzurunu, sahiplik duygusunu, minnettarlığını şimdiden içinizde taşırsınız.
- Mistik Açıklama:Gelecekte gerçekleşecek her olasılık, zaten "Bilinç Alanı"nda (Spiritüel düzlemde) potansiyel olarak mevcuttur. Siz "olmuş gibi hissettiğinizde", titreşimsel olarak o potansiyel gerçekliğe ayarlanır ve onu kendi zaman çizginize çekersiniz.
- İmgelem (Imagination) Tanrı'nın Atölyesidir
Spritüel sistemde imgelem, sıradan bir hayal gücü değil, yaratılışın ta kendisidir. Neville Goddard, İmgelem'i "Tanrı'nın kendisi" olarak tanımlar.
- Zihinsel Senaryo Tekniği:Uykuya dalmadan hemen önceki (hypnagogic) hal, bilinçaltının en açık olduğu andır. Bu anda, arzunuzun gerçekleştiği küçük bir sahneyi (örneğin, bir arkadaşınızı tebrik ederken "Bana yeni işimde çok başarılı olduğumu söyledi" diye duymak) tüm duyularınızla canlandırırsınız. Bu sahneyi gerçeklik duygusuyla yaşadığınızda, yaratım süreci başlamış demektir.
- Duygu Anahtarı:Bu zihinsel canlandırmanın, içinizde "Evet, bu oldu" hissini (sakin bir inanç, huzur, rahatlama) uyandırması gerekir. Bu duygu, yaratımın mühürüdür.
Pratik Spritüel Uygulama: Üç Aşamalı Süreç
- Karar Ver ve Tanımla:Ne istediğini netleştir. "Daha iyi bir iş" değil, "X şirketinde Y pozisyonunda, Z maaşla çalışıyorum" gibi spesifik ol.
- Zihinsel Yaratım Anı:Sakin bir ana geç. Gözlerini kapat ve arzunun gerçekleştiği bir anı seç. Bu anı, bir döngü halinde değil, son noktaya ulaşmış bir sahne olarak canlandır. Örneğin, sevdiğinizin size "Artık evlenelim" dediği an. Bu sahneyi gerçekmişçesine yaşa.
- Doğal Akışa Bırak (Sabbath):Bu, en kritik spritüel adımdır. Yaratımı tamamladıktan sonra, onun doğal yollardan tezahür edeceğine dair sarsılmaz bir güvenle hayatına devam et. Onun için endişelenmek, dua etmek veya zorlamak, "yeterince iyi olmadı" mesajı verir ve süreci böler. Bu, Tanrı'nın yedinci gün dinlenmesi gibi, zihinsel bir dinlenme ve teslimiyet halidir.
Spritüel Tuzaklar ve İnce Anlamlar
- Çaba Yasası İhlal Etmez:Bu yasa "eylemsizlik" değildir. Aksine, size içsel bir yön verir ve bu yönde ilham almış eylemlerde bulunmanızı sağlar. Fark şudur: Eski halinizle zorlayarak değil, yeni varsayımınızın doğal bir sonucu olarak, size sunulan fırsatları fark ederek ve onlara uyum sağlayarak hareket edersiniz.
- Ahlaki Sorumluluk:Eğer gerçekliğiniz bilincinizin bir yansımasıysa, başınıza gelen "kötü" şeylerden de dış güçleri değil, kendi bilinç durumunuzu sorumlu tutmanın ağır yükü ve gücü size aittir. Bu, kurban zihniyetini sona erdirir.
- Başkalarının Özgür İradesi:Bu en çok sorulan sorudur. Spritüel anlayışa göre, bir başkası için bir şey "yaratamazsınız". Ancak, sizin onlarla olan ilişkinize dair varsayımda bulunabilirsiniz. Örneğin, birinin size saygılı davrandığını varsayarsanız, o kişi sizin bu yeni enerjinize tepki verecek ve büyük olasılıkla size karşı tutumu değişecektir. Siz onu değil, onun sizin deneyiminizdeki halini değiştirirsiniz.
Sonuç: Spritüel Bir Kozmoloji Olarak Varsayım Yasası
Sevgili arayıcı, spritüel bağlamda Varsayım Yasası, evrenin nasıl işlediğine dair köklü bir kozmolojidir. Bize şunu öğretir:
Sen bir "insan" değil, insan deneyimini yaşayan bir "Bilincsin". Ve bu Bilinç, varsayımları aracılığıyla sürekli olarak kendi realitesini dokur. Dünya, senin en derin ve en sık tekrarladığın "Ben...'im" ifenden ibarettir.
Bu yasayı uygulamak, hayatınızın pasif bir kurbanı olmaktan çıkıp, aktif yaratıcısı olma yolculuğudur. Bu, en büyük spritüel uyanıştır.
Varsayım Yasası'nı, her gün karşılaşabileceğimiz somut senaryolar üzerinden açıklayarak, bu kadim ilkeyi hayatın içine çekelim. Unutmayın, buradaki altın kural şudur: "Gerçekleşmesini istediğin şeyi 'istiyor' gibi değil, zaten 'olmuş' gibi hissederek varsay."
İşte günlük hayattan derinlemesine örnekler:
- Örnek: İş Görüşmesi
- Düşük Frekanslı Varsayım (Korku Tabanlı):
- İç Konuşma:"Ya yeterli bulmazlarsa? Ya diğer adaylar benden daha iyiyse? Umarım heyecanlanmam. Zaten bu şirket için biraz fazla iyiyim, beni sıkarlar."
- Tezahür:Bu varsayım, gergin bir beden dili, kendinden emin olmayan bir ses tonu ve savunmacı cevaplar olarak dışarı yansır. Görüşmeciler bu güvensizlik enerjisini hisseder ve sonuç genellikle olumsuz olur.
- Yüksek Frekanslı Varsayım (Varsayım Yasası Uygulaması):
- İç Konuşma:"Bu pozisyon için biçilmiş kaftanım. Bu ekibin bir parçası olmak ne kadar heyecan verici. Görüşmeciler benimle tanıştıkları için memnunlar. Zaten bu iş benim."
- Pratik Uygulama:Görüşmeden önceki gece, kafanızda şu sahneyi olmuş gibi canlandırın: Görüşme sonrası, en yakın arkadaşınızı arayıp, "İşte anlatıyorum, görüşme müthiş geçti! Patron elime bir kahve tutuşturdu, 'Seni aramıza katılmaya ikna etmeliyiz' dedi. Çok sıcak ve samimi bir ortam. Anlaştık, pazartesi başlıyorum!" deyin. Bu diyaloğu içinizdeki o rahatlama ve sevinç duygusuyla yaşayın.
- Tezahür:Bu varsayım, sakin, kendinden emin, çekingenlikten uzak bir enerji yayar. Bilgi ve yetenekleriniz aynı olsa da, bu "ait olma" ve "güven" duygusu, sizi diğer adaylardan ayıran faktör olur. Görüşmeciler sizde "aranılan o kişi" havasını hisseder.
- Örnek: Romantik İlişki
- Düşük Frekanslı Varsayım (Güvensizlik Tabanlı):
- İç Konuşma:"Acaba beni gerçekten seviyor mu? Ya beni bırakırsa? Neden hep beni aramıyor? Galiba yeterince iyi değilim."
- Tezahür:Bu varsayım, kıskançlık, ihtiyaç duygunuzu belli etme, sürekli onay arama ve taraftan gelen her mesajı aşırı analiz etme olarak dışarı yansır. Bu davranışlar karşı tarafı iter ve korktuğunuz sonucu çeker.
- Yüksek Frekanslı Varsayım (Varsayım Yasası Uygulaması):
- İç Konuşma:"O benimle olmak istediği kadar ben de onunla olmak istiyorum. Aramızdaki bağ güvenli ve güçlü. Ben sevilmeye değer bir insanım ve o da bunu biliyor."
- Pratik Uygulama:Partneriniz yanınızda değilken, içinizde onlarla huzur dolu ve güvenli bir birliktelik hissi yaratın. Zihninizde, onun size sarıldığı ve "Seninle olmak ne kadar huzurlu" dediği bir anı hissetmek için canlandırın. Bu hissi (huzur, güven, sevgi) içinizde taşıyın.
- Tezahür:Bu içsel güven, size çekici bir bağımsızlık ve sakinlik kazandırır. Partneriniz yanınızda kendini daha rahat ve güvende hisseder. Siz itmedikçe, o size daha çok yaklaşır. İlişki daha sağlıklı ve dengeli bir hal alır.
- Örnek: Finansal Bolluk
- Düşük Frekanslı Varsayım (Kıtlık Zihniyeti):
- İç Konuşma:"Para bana zor kazanılıyor. Asla yeterli param olmayacak. Ay sonunu zor getiriyorum. Bolluk başkalarına mahsus."
- Tezahür:Bu varsayım, para harcarken suçluluk duymanıza, fırsatları "pahalı" diye geri çevirmenize ve bolluk potansiyeli taşıyan girişimlerden korkmanıza neden olur. Bu da finansal darlık döngüsünü sürdürür.
- Yüksek Frekanslı Varsayım (Varsayım Yasası Uygulaması):
- İç Konuşma:"Para bana kolayca ve sürpriz yollardan geliyor. Ben bolluk içinde yaşayan bir insanım. Cüzdanım her daim doludur."
- Pratik Uygulama:Cüzdanınızda 50 lira varken, onu dolu bir cüzdanmış gibi hissetmeye çalışın. Paranızı harcarken "Bitti" değil, "Daha fazlası geliyor" varsayımıyla harcayın. Banka hesabınıza baktığınızda, oradaki rakamın sizin "bolluk kimliğinizi" temsil etmediğini, sadece geçici bir durum olduğunu kendinize hatırlatın. Kredi kartı ekstrenizi açmadan önce bir an durun ve "Bu borç çok kolay ve sıkıntısız bir şekilde ödendi" duygusunu içinizde hissedin.
- Tezahür:Bu rahatlama hali, içinizdeki paniği kaldırır. Bu da sizi daha yaratıcı fikirlere, beklenmedik iş fırsatlarına veya zam talebinde bulunma cesaretine açar. Bolluk, siz onun için yer açtığınızda (korkuyu bıraktığınızda) akışa geçer.
- Örnek: Sosyal Kaygı / Parti Senaryosu
- Düşük Frekanslı Varsayım:
- İç Konuşma:"Kimse benimle konuşmak istemeyecek. Sıkıcı olduğumu düşünecekler. Yanlış bir şey söyleyeceğim."
- Tezahür:Göz teması kuramaz, bir köşede tek başınıza durursunuz. İnsanlar sizin "rahatsız" ve "dışlanmış" enerjinizi alır ve size yaklaşmazlar. Varsayımınız kendini doğrular.
- Yüksek Frekanslı Varsayım:
- İç Konuşma:"İnsanlar benimle tanışmaktan keyif alıyor. Ben ilginç ve değerli biriyim. Burada herkesle sıcak bir bağ kurabilirim."
- Pratik Uygulama:Partiye gitmeden önce, evde aynanın karşısına geçin ve kendinize gülümseyin. "Harika bir akşam geçireceğim. Yeni insanlarla çok güzel sohbetler ettim." deyin ve bu hissi içinizde tutun. Partiye, oraya hediye götüren biri (neşe, sıcaklık, ilgi) olduğunuz varsayımıyla girin.
- Tezahür:Bu varsayım, sizi daha açık, girişken ve sıcak bir hale getirir. İnsanlar bu güvenli ve davetkar enerjiye doğru çekilir. Sohbet başlatmak ve sürdürmek çok daha kolay hale gelir.
Özet ve Altın Kurallar:
- Hissetmek Anahtardır:"İstiyorum" duygusu yerine, "Zaten Sahibim" duygusunu (huzur, minnettarlık, rahatlama) yakalayın.
- Zihinsel Diyaloğunuzu Kontrol Edin:Korkuya dayalı iç konuşmaları, güce dayalı olanlarla bilinçli bir şekilde değiştirin.
- Küçük Başlayın:Önce kahvenizin bedava gelmesi gibi küçük şeylerde deneyin. Başarı, inancınızı pekiştirecektir.
- Bırakın Gitsin:Varsayımı zihninize yerleştirdikten sonra, nasıl ve ne zaman olacağı konusundaki takıntıyı bırakın. Bu, evrene güvendiğinizin işaretidir.
Unutmayın, bu bir sihir değil, enerji ve algı yasasıdır. İçsel dünyanızı değiştirirseniz, dış dünyanız da ona uyum sağlamak zorunda kalır.
"Varsayım Yasası" modern bir terim olarak Kuran'da geçmez, ancak onun özünü oluşturan; iman, yakîn, itikad, zan ve niyet gibi kavramlar, Kuran'ın tam kalbinde yer alır.
Öncelikle kritik bir ayrım: Kuran perspektifinde, "varsayım" mutlak anlamda gerçekliği yaratmaz; çünkü mutlak Yaratıcı Allah'tır. Ancak, kulun kalbî durumu, niyeti ve inancı (varsayımı), onun dünyadaki deneyimini, Allah'ın ona takdir ettiği kadere nasıl temas edeceğini ve ahiretteki karşılığını kökten etkiler. Bu, yasanın İslami teolojideki karşılığıdır.
- "ZAN" Kavramı: Varsayımın Kalpteki Karşılığı
Kuran'da "zan" (ظن), hem olumlu hem de olumsuz anlamda kullanılan, "sanı, tahmin, inanç, kanaat" anlamına gelen çok güçlü bir kavramdır. Bu, tam olarak Varsayım Yasası'nın temelidir.
- A) Olumsuz Zan (Kötü Varsayım):
- Yunus Suresi, 12. Ayet:"İnsana bir zarar dokundu mu... Bize bir kötülük dokunduğunda (o zaman) sana sığınırız' der. De ki: 'O kötülüğü de siz kendi zannınızla (zan) başınıza getirdiniz.'"
- Derin Analiz:Bu ayet, Varsayım Yasası'nın en net ifadelerinden biridir. İnsanlar, sıkıntı anında Allah'a yönelir ama refah anında O'nu unutur. Ayet, bu unutma halinin ve Allah'tan kopuk olmanın getirdiği kötü zannın (Allah'ın yardım etmeyeceği, duaların kabul olmayacağı varsayımı), başlarına gelen sıkıntıların manevi sebebi olduğunu söyler. Kişi, "Zaten işlerim kötü gidecek" zannına kapılarak, manen o yönde bir eğilim oluşturur.
- Fussilet Suresi, 22-23. Ayet:"...Siz (günahlarınızı) zannettiniz (gizleyebileceğinizi sandınız). Öyle kötü zanda bulunuyordunuz ki, sizi helâk etti."
- Derin Analiz:Burada "zan", insanların Allah'ın her şeyi gördüğüne dair içsel inançlarının zayıflığını ifade eder. "Allah beni görmez" veya "Bu günahın bir karşılığı olmaz" şeklindeki yanlış varsayım, onları helake götüren yoldur.
- B) Olumlu Zan (Güzel Varsayım - Hüsnü Zan):
- Bu, İslam'ın en çok teşvik ettiği manevi hallerden biridir. Kulun, Allah'a karşı hep iyi niyetli, rahmetini ve mağfiretini umut eden bir varsayım içinde olmasıdır.
- Hadis-i Kudsi:"Ben kulumun zannı (hakkımdaki düşüncesi) yanındayım. O halde dilediği gibi düşünsün." (Buhârî, Tevhid 15)
- Derin Analiz:Bu, Varsayım Yasası'nın İslami öğretideki taçlandırıcı ifadesidir. Allah, "Kulum benim hakkımda ne varsayıyorsa, onunla muamele ederim" buyurur. "Allah benim dualarımı duyuyor ve en hayırlısıyla cevap veriyor" varsayımındaki bir kul ile, "Allah beni duymuyor, umursamıyor" varsayımındaki bir kul, aynı gerçekliği deneyimlemez. Birincinin kalbi huzur, ikincininki hüsranla dolar. Bu, kulun kendi yarattığı bir illüzyon değil, Allah'ın koyduğu bir sünnetullah (ilahi kanun)dır.
- "İMAN" ve "YAKÎN": Güçlü Varsayımın Nihai Hali
Varsayım Yasası'ndaki "olmuş gibi hissetmek", İslami terminolojide "yakîn" (kesin, şüphesiz inanç) ve "ihsan" (Allah'ı görüyormuşçasına kulluk) mertebeleriyle örtüşür.
- Bakara Suresi, 3-4. Ayet:"Onlar gaybe inanırlar..." Gaybe (görünmeyene) iman, henüz görmediği halde onu varmış gibi kabul etmek, yani en yüksek derecede bir "varsayım"dır.
- Hadis-i Şerif (İhsan):"İhsan, Allah'ı görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da, O seni görüyor." (Buhârî, İman 37)
- Derin Analiz:"Allah'ı görüyormuş gibi" olma hali, Varsayım Yasası'ndaki "olmuş gibi hissetmek" ile birebir paraleldir. Mümin, namazında, duasında, günlük hayatında bu "görüyormuşçasına" bilinç halini (varsayımı) koruduğunda, tüm eylemleri ve deneyimi buradan şekillenir. Bu, mekanik bir ibadetten, canlı ve dönüştürücü bir tecrübeye dönüşür.
- NİYET: Varsayımın Eyleme Dönüşmüş Hali
- Hadis-i Şerif:"Ameller, niyetlere göredir. Herkese ancak niyet ettiği şey vardır." (Buhârî, İman 41)
- Derin Analiz:Niyet, zihinde ve kalpte taşınan saf bir varsayımdır. Bir insan, maddi bir karşılık beklemeden sırf Allah rızası için bir hayır işlediğini varsayarak (niyet ederek) hareket ettiğinde, o eylemin maddi sonucu aynı olsa da manevi değeri ve kişiyi dönüştürme gücü kökten farklı olur. Niyet, varsayımın pratik hayata yansımasıdır.
Pratik Uygulama: Kuran Perspektifiyle Varsayım Yasası Nasıl Çalışır?
Bir Müslüman, bu yasayı şu şekilde hayatına uygulayabilir:
- Allah'a Karşı Hüsnü Zan (Güzel Varsayım):Her zorlukta, "Bu, Allah'ın bana yazdığı ve içinde bir hayır, bir hikmet bulunan bir imtihandır. O, bana şah damarımdan yakındır ve duamı işitir" varsayımını kalben benimsemek. Bu, paniği değil, sabır ve şükür halini getirir.
- Kader'e İman ve Teslimiyet Varsayımı:"Başıma gelen her şey, Allah'ın ezelde yazdığı ve benim için en hayırlı olan kaderimdir" varsayımı, kişiyi geçmişin pişmanlığı ve geleceğin kaygısından kurtararak, "şimdi"ye odaklanmasını sağlar. Bu, Stoacı felsefeden çok daha güçlü bir iç huzur kaynağıdır.
- Dua ve Tövbedeki Varsayım:Dua ederken, "Rabbim bu duamı kabul ediyor ve bana en güzel şekilde cevap veriyor" şeklinde bir kalp haliyle (varsayımla) dua etmek. Tövbe ederken, "Allah beni affetti" rahatlığını ve minnettarlığını hissetmek. Bu, duayı bir ıstırap ve şüphe eyleminden, bir kavuşma ve huzur eylemine dönüştürür.
Uyarı ve Fark: İslami Perspektifteki Sınırlar
- Yaratıcı Allah'tır, Kul Değil:Modern Varsayım Yasası'nda birey mutlak yaratıcı konumuna yerleştirilir. İslam'da ise mutlak Yaratıcı Allah'tır. Kulun varsayımı, Allah'ın yarattığı kader planı içinde bir sebep ve bir talep Sonucu yaratan Allah'tır.
- Sünnetullah (İlahi Kanunlar) Önceliklidir:"Ateş beni yakmaz" varsayımıyla ateşe atılmak, ilahi kanuna (sünnetullah) meydan okumaktır ve imanın gereği değildir. Mümin, sebeplere tevdi olunmuş ilahi kanunlara saygı duyar ve üzerine düşeni yaptıktan sonra sonucu Allah'a bırakır (tevekkül). Varsayım, çabasız bir sihir değil, çabanın ruh halidir.
Sonuç
Kuran'ın öğretisi, Varsayım Yasası'nı reddetmez; onu tevhit eksenine oturtarak daha anlamlı, dengeli ve sorumluluk sahibi bir hale getirir. Bize şunu öğretir:
"Kalbinde taşıdığın zan (varsayım), Allah ile olan ilişkini ve dolayısıyla dünya ve ahiret deneyimini belirleyen en güçlü belirleyicilerden biridir. Allah hakkında hep hüsnü zan et. Kaderine rıza göster. Duanın kabul olacağına yürekten inan. Çünkü Rabbin, 'Ben kulumun zannı yanındayım' buyuruyor."
Bu, en yüce ve en güvenli varsayımdır.
"Varsayım Yasası"nı bir gencin kariyer yolculuğunda nasıl içselleştirdiğini ve hayatını nasıl dönüştürdüğünü gösteren derinlemesine bir hikaye:
Başlık: Ben Mimar Olacağım
Ali, İstanbul'un daracık sokaklarından birindeki mütevazı evinde, duvarına yapıştırdığı gökdelen ve köprü fotoğraflarına bakarak iç geçirirdi. "Keşke"lerle başlardı cümleleri: "Keşke mimar olsam... Keşke o güzel binaları ben tasarlasam..."
Ancak zihnindeki bu "keşkeler", hemen ardından gelen bir kasırgayla silinip giderdi: "Ama imkansız. Notlarım yeterli değil. Ailemin maddi durumu iyi değil. Zaten çok yetenekli değilim." Bu zihinsel diyalog, onu her gün biraz daha içine çeken bir bataklıktı.
Ta ki, üniversite kütüphanesinde eline geçen bir kitapla, "Varsayım Yasası" ile tanışana kadar. Kitap, basit ama devrimsel bir fikri anlatıyordu: "Gerçekleşmesini istediğin şeyi 'istiyor' gibi değil, zaten 'olmuş' gibi varsay. İçsel gerçekliğin, dışsal gerçekliğin olacaktır."
Ali için bu, sadece bir teori değildi; bir umut ışığıydı. Denemeye karar verdi.
- Perde: Kök Salan Varsayım
Ali, "Başarılı bir mimar olmak istiyorum" demeyi bıraktı. Bunun yerine, her sabah aynanın karşısında gözlerinin içine bakarak, sakin ve kararlı bir sesle, "Ben, mezun olduğu andan itibaren projeleriyle adından söz ettiren bir mimarım" cümlesini tekrarladı.
İlk başta boş ve saçma geliyordu. Ama o pes etmedi. Zihninde, kendi tasarladığı modern bir ofiste, masasının başında çizim yaptığı sahneleri canlandırmaya başladı. Klavyenin tuşlarına dokunduğunu, çizim tableti kullandığını, ekrandaki 3B modeli incelediğini HİSSETTİ. Bu sadece bir görüntü değildi; ona eşlik eden bir "ait olma" ve "yetkinlik" duygusuydu.
- Perde: Sınavlar ve İmtihanlar
Üniversite sınavı yaklaştı. Eskiden "Ya yapamazsam?" korkusuyla çalışırdı. Artık çalışma masasına oturduğunda, "Zaten bir mimar olarak, mesleğimin temelini oluşturan bu bilgileri pekiştiriyorum" varsayımıyla hareket ediyordu. Bu, çalışmayı bir angarya değil, heyecanlı bir hazırlık sürecine dönüştürdü. Sınav anında, "Ben bir mimar adayıyım" diye düşünmek, paniğini azalttı ve sakinliğini korumasını sağladı.
Sonuç, hedeflediği prestijli mimarlık fakültesi için yeterliydi.
- Perde: Staj ve İlk Fırsat
Üniversitede, herkesin girmek istediği ama zor bulduğu bir staj ilanı çıktı. Rakip sayısı yüzlerceydi. Ali'nin iç sesi eski haline dönmek istedi: "Bu kadar kişi arasından seçilmem imkansız."
Ama hemen kendini topladı. CV'sini hazırlarken, "Ben bu ekibin aradığı kişiyim. Stajyer olarak değil, ekip arkadaşı olarak geliyorum" diye düşündü. Mülakata giderken otobüste, ofise girdiği anı, mimarların onu gülümseyerek karşıladığını ve "Hoş geldin Ali" dediklerini zihninde defalarca canlandırdı. Bu sahneyi o kadar gerçekçi hale getirdi ki, mülakata girdiğinde yabancılık çekmedi. Kendinden emin, sakin ve "ait" bir enerji yayıyordu. Diğer adayların aksine, "lütfen bana bir şans verin" havasında değil, "burada katkıda bulunmaya hazırım" havasındaydı.
Stajı, o ofiste aldı.
- Perde: Mezuniyet ve İlk Büyük Engel
Mezun oldu, ancak ekonomik durgunluk nedeniyle iş bulmak çok zordu. "İş yok" diyen haberler ve arkadaşlarının şikayetleri, onu tekrar eski korku döngüsüne çekmeye çalışıyordu.
Bu sefer varsayımını güçlendirdi. Kendine bir "mimar kartviziti" tasarladı ve masasının üstüne koydu. Boş zamanlarında, hayalindeki ofiste çalıştığı bir günü, en ince ayrıntısına kadar zihninde yaşadı: Sabah kahvesini nasıl aldığını, toplantıda sunum yaptığını, patronunun onayını nasıl aldığını...
Bir gün, staj yaptığı firmadan bir e-posta geldi. Yeni bir proje için ekibe alacaklarından ve onunla görüşmek istediklerinden bahsediyorlardı. Ali, bu e-postayı bekliyormuşçasına sakin karşıladı. Görüşmeden önceki gece, "Zaten bu işi aldım. Şimdi sadece detayları konuşmaya gidiyorum" duygusuna odaklandı.
Görüşme, beklediği gibi geçti. Teklifi aldı.
- Perde: Tepe Nokta ve Geri Bildirim
İlk maaşıyla, ailesine hediye aldı. O akşam, duvarındaki o eski gökdelen fotoğrafının önünde durdu. Artık "keşke"leri yoktu. Çünkü o fotoğraflardaki gibi projelerde çalışan bir mimardı.
Birkaç yıl sonra, bir toplantıda genç bir stajyerle tanıştı. Stajyer, "Sizin gibi başarılı bir mimar olmak için ne yapmalıyım?" diye sordu.
Ali gülümsedi ve şöyle dedi: "Önce, zihninde o mimarı yaratacaksın. Onun gibi düşünecek, onun gibi hissedecek, onun gibi davranacaksın. Çizimlerini ve projelerini elbette mükemmel yapacaksın, ama asıl sihir, o çizimleri yapan 'kişinin' kim olduğuyla ilgili. Sen, daha mezun olmadan 'Ben bir mimarım' diyebilir misin? İşte her şey orada başlıyor."
Hikayenin Felsefi Çıkarımı:
Ali'nin hikayesi, Varsayım Yasası'nın mekaniğini gösterir:
- Net Bir Varsayım:"Ben bir mimarım."
- Duygusal Yatırım:Bunu "olmuş gibi" hissetmek, o duyguya girmek.
- Uyumlu Eylem:Bir mimar gibi çalışmak, bir mimar gibi düşünmek, bir mimar gibi davranmak.
- Dış Gerçekliğin Dönüşümü:Dünya, Ali'nin yaydığı bu "mimar" enerjisine uyum sağlayarak, onun karşısına fırsatlar ve insanlar çıkardı.
O, dış koşulları değiştirmeye çalışmak yerine, kendi içsel iklimini değiştirdi. Ve dış dünya, nihayetinde bu içsel iklime boyun eğmek zorunda kaldı. Bu bir sihir değil, evrensel bir dengedir.
DIĞER HABERLER
-
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET
05 Kasım 2025, 21:52 -
SÖZ YASASI
02 Kasım 2025, 23:13 -
ANAHTAR YASASI
02 Kasım 2025, 21:53 -
BLOKAJ YASASI
02 Kasım 2025, 21:34 -
TORUS YASASI
02 Kasım 2025, 01:33 -
VARSAYIM YASASI
02 Kasım 2025, 00:59 -
KOZMİK DENGE YASASI
02 Kasım 2025, 00:32 -
BÜTÜNLÜK/TEKLİK YASASI
02 Kasım 2025, 00:04 -
RİTİM/SALINIM YASASI
01 Kasım 2025, 00:45 -
NEDENSELLİK YASASI
01 Kasım 2025, 00:19

