SORUMLULUK YASASI 04 Eylül 2025, 01:32

"Sorumluluk Yasası" (İng: Law of Responsibility veya Law of Consequence), genellikle "Neden-Sonuç Yasası" veya halk arasında "Karma Yasası" ile karıştırılır, ancak ondan daha kapsamlı ve derindir. Bu yasayı dört ana katmanda inceleyebiliriz: Metafizik, Etik, Pratik/Psikolojik ve Varoluşsal.
- Metafizik ve Kozmik Boyut: Evrensel Bir Prensip Olarak Sorumluluk
Bu düzeyde, Sorumluluk Yasası, evrenin işleyişine dair temel bir ilkedir. Neden-Sonuç (Karma) ile benzerlik gösterir ama özünde farklıdır.
- Karma (Neden-Sonuç) vs. Sorumluluk:Karma, "Ne ekersen onu biçersin" ilkesidir. Belirli bir eylemin (neden), zaman içinde dengeyi sağlayacak bir tepki (sonuç) doğuracağını söyler. Daha çok dışsal bir mekanizmadır.
- Sorumluluk Yasasıise bu mekanizmanın içsel ve kaçınılmaz sonucudur. Yasa şunu söyler: "Her eylemi başlatan, onun tüm sonuçlarından –görünen ve görünmeyen, anında ve gecikmiş, olumlu ve olumsuz– evrensel düzeyde sorumludur."
Buradaki "sorumluluk", suçluluk veya ceza değil, kaçınılmaz bir bağlantı ve hesap verme zorunluluğudur. Evren nötr bir kayıt cihazı gibidir; eylemlerinizi kaydeder ve siz, o eylemlerin toplamı olan varlıklar olarak, onların sonuçlarını deneyimlemek zorundasınızdır. Bu bir ceza değil, bir öğrenme ve bilinçlenme sürecidir.
Örnek: Bir taşı suya attığınızda dalgalar oluşur (Karma). Siz, o dalganın kıyıya vurup geri dönüşünü yarattığınız için, onun her temasından sorumlusunuzdur (Sorumluluk Yasası). Dalganın bir çakıl taşını yerinden oynatması veya bir yaprağı kurtarması sizin eyleminizin zincirleme sonucudur ve siz, ister bilin ister bilmeyin, bu sonuçların mimarisiniz.
- Etik ve Ahlaki Boyut: İnsani Değerlerin Temeli
Felsefe tarihinde, sorumluluk etiğin temel taşıdır.
- Immanuel Kant:Kant'ın "ödev etiği" sorumluluk yasasının seküler bir yorumu gibidir. Kant, aklın buyruğu (kategorik imperatif) ile hareket etmemizi, yani evrenselleştirilebilir eylemlerde bulunmamızı söyler. Bu, kişinin kendi aklına ve insanlığa karşı sorumluluğudur. "Öyle davran ki, eylemine ait maksimin, aynı zamanda genel bir yasa olmasını isteyebilesin" der. Bu, bireyin evrensel bir yasa yaratıcısı olduğunun ve bu nedenle de yarattığı şeyden sorumlu olduğunun kabulüdür.
- Jean-Paul Sartre & Varoluşçuluk:Sartre, "İnsan özgürlüğe mahkumdur" der. Buradaki "mahkumiyet", sorumluluk yasasının varoluşsal ifadesidir. Seçimlerimizde tamamen özgürüz, ancak bu özgürlük, yaptığımız ve yapmadığımız her şeyden sorumlu olmamız anlamına gelir. Sartre için bu sorumluluk sadece kendimize değil, tüm insanlığa karşıdır. Bir asker olarak savaşa katılmayı seçmek veya katılmamak, yalnızca kişisel bir karar değil, "savaş" olgusunu onaylayan veya reddeden bir insanlık duruşudur ve sonuçlarından sorumludur.
- Pratik ve Psikolojik Boyut: Günlük Yaşamdaki İşleyişi
Bu yasa sadece metafizik bir kavram değil, her an deneyimlediğimiz pratik bir gerçekliktir.
- Eylem-Sonuç Zinciri:Bir projeye yeterli çabayı koymamak (eylem), başarısızlıkla sonuçlanır (sonuç). Bu sonuçtan şikayet etmek yerine, onun sorumluluğunu almak, "Evet, benim hazırlığım ve çabam bu sonucu yarattı" demek, kişiyi kurban psikolojisinden kurtarır ve onu güçlendirir.
- İlişkiler:Söylediğimiz bir sözün karşımızdakini nasıl etkilediği bizim sorumluluğumuzdur. İlişkilerde yaşanan çatışmalar, tarafların karşılıklı eylemlerinin ve eylemsizliklerinin bir sonucudur. Sağlıklı bir ilişki, her iki tarafın da bu sorumluluğu alabilmesiyle mümkündür.
- Özgürlüğün Bedeli:Gerçek özgürlük, sorumluluk almaktan geçer. Sorumluluktan kaçan bir birey, aslında seçim hakkını da başkasına devreder ve özgürlüğünden vazgeçer. Ebeveynler, patronlar veya devlet gibi dış otoriteleri suçlamak, kişiyi geçici olarak rahatlatsa da, güçsüzleştirir.
- Varoluşsal ve Spiritüel Boyut: "Ben"in Sorumluluğu
En derin seviyede, Sorumluluk Yasası, kişinin kendi varlığından ve kaderinden tamamen sorumlu olduğunu söyler.
- Kurban Mindset'inden Yaratıcı Mindset'e Geçiş:Hayatımızdaki koşulların çoğu (doğduğumuz aile, ülke, bazı fiziksel özellikler hariç) bilinçli veya bilinçsiz seçimlerimizin, inançlarımızın ve eylemlerimizin bir sonucudur. "Hayat bana bunları yaptı" (kurban) demek yerine, "Hayatımdaki her şeyi, nasıl tepki vereceğim de dahil olmak üzere, ben yarattım veya onayladım" (sorumlu yaratıcı) demektir.
- Dünyaya Karşı Sorumluluk:Bu görüşe göre, dünyadaki açlık, savaş veya ekolojik kriz gibi olaylar, insanlığın kolektif bilincinin ve eylemlerinin bir sonucudur. Bu, "suçluluk" değil, "yanıt verme sorumluluğu" doğurur. "Bundan ben mi sorumluyum?" sorusu yerine, "Buna nasıl bir katkım var ve nasıl daha iyi bir çözümün parçası olabilirim?" sorusunu sordurur.
- Stoacılık ile Kesişim:Stoacı filozofların (Marcus Aurelius, Epictetus) "kontrol edebileceklerimiz ve edemeyeceklerimiz" ayrımı, sorumluluk yasasının pratik bir uygulamasıdır. Dış olaylardan (yağmur yağması, başkalarının düşünceleri) değil, ancak bu olaylar karşısındaki içsel tepkilerimizden, yargılarımızdan ve eylemlerimizden
Sonuç ve Özet: Sorumluluk Yasasının Özü
Sorumluluk Yasası, bize şunu hatırlatır:
- Bağlantılılık:Evrende tek başına var olan hiçbir şey yoktur. Her eylem, düşünce ve niyet, görünmez ağlarla bütüne bağlıdır ve sonuçları vardır.
- Güç:Bu yasayı anlamak, kişiyi güçlendirir. Dış koşulları suçlamayı bırakıp, hayatının yönetimini eline almanın en etkili yoludur.
- Alçakgönüllülük:Yaptığımız her şeyin bir sonucu olduğunu bilmek, daha dikkatli, daha şefkatli ve daha bilgece davranmamıza neden olur.
- Kurtuluş Değil, Olgunlaşma:Bu yasa, cezalandırılmak için değil, bilinçlenmek ve "insan" olma potansiyelimizi tam anlamıyla gerçekleştirmek için vardır.
Kısaca, Sorumluluk Yasası, evrenin en temel yasalarından biridir ve bireyin, kendi varlığının, eylemlerinin ve bu eylemlerin evrendeki yankılarının mutlak mimarı ve sorumlusu olduğunu ifade eder. Bu, bir yük değil, en derin özgürlük ve gücün bildirisidir.
Günlük yaşamda Sorumluluk Yasası'nı anlamak, onu soyut bir felsefi kavram olmaktan çıkarıp, somut bir yaşam rehberine dönüştürmek demektir. Bu yasayı "anlamak", onu zihinsel olarak kavramaktan ziyade, bir "farkındalık lensi" gibi takarak olaylara bakmakla mümkündür.
İşte bu lensi kullanarak günlük hayatı nasıl okuyabileceğimizi, derinlemesine örneklerle açıklayayım:
- İlişkiler Arenası: Sözlü ve Sözsüz İletişim
Olay: Eşiniz/partneriniz size akşam yemeğinde iş yerinde yaşadığı sıkıntılı bir olayı anlatıyor. Siz, telefonunuzla ilgileniyor, ara sıra "Hımm", "Evet" diyerek sözde dinliyorsunuz. Bir süre sonra partneriniz birden "Zaten sen beni hiç dinlemiyorsun!" diyerek öfkelenip masadan kalkıyor.
Klasik Tepki (Kurban Zihniyeti): "Abartıyor yine, ne var yani biraz telefona baktım diye? Her şeye alınıyor. Ben çok yorgundum zaten."
Sorumluluk Yasası Lensinden Analiz:
- Eylemin Sorumluluğu:Buradaki eylem sadece "telefona bakmak" değildir. Asıl eylem, "karşınızdaki kişiye, onun duygularından ve anlattıklarından daha önemsiz bir şeyle ilgilendiğiniz mesajını göndermek"tir. Bu mesaj sözlü değil, sözsüz iletişimle (beden dili, göz teması eksikliği) verilmiştir.
- Sonucun Sorumluluğu:Aldığınız öfke ve iletişimin kopması sonucu, doğrudan sizin eyleminizden (ilgisizlik mesajı) kaynaklanır. Sonuç, "hak ettiğiniz bir ceza" değil, "doğal bir tepki"dir. Tıpkı soğuk havada ince giyinirseniz üşümeniz gibi, iletişimi ihmal ederseniz de yalnız kalırsınız.
- Proaktif Sorumluluk Alma:Bu yasayı anlayan bir kişi, savunmaya geçmez. Şöyle düşünür: "Benim davranışım, onu önemsenmemiş hissettirdi. Ben dinleme alanı yaratamadım. Bu yüzden bu tepkiyi aldım. Şimdi sorumluluğum, bu durumu onarmak için iletişim kurmak ve bir dahaki sefere daha fazla dikkat etmektir."
- İş ve Kariyer Alanı: Çaba ve Sonuç İlişkisi
Olay: İş yerinde çok istediğiniz bir terfi, sizden daha az deneyimli ama daha "görünür" olan bir meslektaşınıza verildi.
Klasik Tepki (Kurban Zihniyeti): "Patron bana taktı. Şans her zaman onlara güler. O yağcılık yapıyor, ben yapmıyorum. Sistem adil değil."
Sorumluluk Yasası Lensinden Analiz:
- Eylemin Sorumluluğu:Buradaki eylem, sadece "işini iyi yapmak" değildir. Profesyonel dünyadaki eylemler çok boyutludur:
- İş Kalitesi:İşimi ne kadar iyi yapıyorum? (Teknik sorumluluk)
- İletişim:Yaptığım işi üstlerime etkili bir şekilde anlatıyor, "görünür" kılıyor muyum? (İletişim sorumluluğu)
- İlişki Yönetimi:Meslektaşlarımla ve yöneticilerimle işbirliği içinde miyim? (Sosyal sorumluluk)
- Inisiyatif:Beklenenin ötesine geçiyor muyum? (Liderlik sorumluluğu)
- Sonucun Sorumluluğu:Terfi sonucu, sadece teknik yeterliliğin değil, bu dört alandaki performansın toplamının bir sonucudur. Siz iş kalitesine odaklanırken (1. madde), rakibiniz 2. ve 3. maddelerde daha sorumlu davranmış olabilir. Aldığınız sonuç, sizin tüm bu alanlardaki toplam eylem setinizin bir yansımasıdır.
- Proaktif Sorumluluk Alma:"Ben hangi alanlarda eksiğim? İletişim becerilerimi nasıl geliştirebilirim? Yaptığım işi nasıl daha görünür kılabilirim?" sorularını sormak, sorumluluğu almak ve bir sonraki sonucu değiştirmek için gücü elinize almak demektir.
- Kişisel Sağlık ve Refah: Beden ve Zihin Yönetimi
Olay: Kendinizi sürekli yorgun, halsiz, mutsuz hissediyorsunuz ve basit bir soğuk algınlığına bile çok kolay yakalanıyorsunuz.
Klasik Tepki (Kurban Zihniyeti): "Hava çok değişken. Bu yaştan sonra metabolizma yavaşlıyor. İş stresi beni bitiriyor, elimden bir şey gelmiyor."
Sorumluluk Yasası Lensinden Analiz:
- Eylemin Sorumluluğu:Sağlık, sorumluluk yasasının en saf örneklerinden biridir. Bedeniniz ve zihniniz, yaptığınız her seçimin nötr bir kaydını tutar.
- Beslenme:Fast-food, şeker, işlenmiş gıdalar tüketmek (eylem).
- Uyku:Gece geç saatlere kadar telefonla vakit geçirip, 4-5 saat uyumak (eylem).
- Stres Yönetimi:Sürekli kaygılı düşüncelerle meşgul olmak, meditasyon veya nefes egzersizi yapmamak (eylemsizlik).
- Hareket:Tüm gün oturmak, egzersiz yapmamak (eylemsizlik).
- Sonucun Sorumluluğu:Halsizlik, mutsuzluk ve zayıf bağışıklık sonucu, yukarıdaki eylem ve eylemsizliklerin doğrudan, kaçınılmaz bir ürünüdür. Vücut kimyamız, hormonlarımız ve enerji seviyemiz, bu seçimlerle şekillenir.
- Proaktif Sorumluluk Alma:"Bedenim bana verilmiş bir emanettir ve onun durumu benden sorulur. Yediğim her lokma, attığım her adım, düşündüğüm her düşünce, bu emanetin kalitesini belirler. Bugünkü yorgunluğum, dün yaptığım seçimlerin sonucudur. Yarımki enerjim, bugün yapacağım seçimlerle belirlenecek." Bu bakış açısı, sağlığımızın kontrolünü tamamen bize verir.
Günlük Hayatta Pratik Uygulama Adımları:
- "Bu nasıl oldu?" yerine "Buna nasıl katkıda bulundum?" diye sor.Bu basit soru, zihni suçlu aramaktan çıkarıp, çözüm üretmeye yönlendirir.
- Duygularınızın sorumluluğunu alın.Kimse sizi "kızdıramaz" veya "üzemez". Onlar sadece bir tetikleyici sunar, siz kendi içinizdeki tepkiyi verirsiniz. "Beni kızdırdın" demek yerine, "O söylediğinde, benim içimde öfke uyandı. Bu öfke bana ne anlatmaya çalışıyor?" diye düşünmek devrim niteliğindedir.
- Eylemsizliklerinizi de sorgulayın.Bazen yapmadığımız şeyler (konuşmamak, harekete geçmemek, teklif etmemek), yaptıklarımızdan daha büyük sonuçlar doğurabilir.
- Sonuçları bir "öğretmen" olarak görün.Olumsuz bir sonuç, sizi uyaran ve davranışlarınızı gözden geçirmeniz için fırsat sunan bir geri bildirim mekanizmasıdır. Onu reddetmeyin, analiz edin.
Unutmayın: Sorumluluk Yasası, kendinizi suçlamak veya dövmek için değil, gücünüzü geri almak için var. Hayatınızdaki her sonuç, bilinçli veya bilinçsiz verdiğiniz kararların bir ürünüdür. Bu yasayı anlamak, bilinçsiz karar verme döngüsünden çıkıp, hayatınızın bilinçli mimarı olmanızın ilk ve en büyük adımıdır.
Son derece derin ve önemli bir konu olan Kur'an-ı Kerim perspektifinden "Sorumluluk Yasası"nı ve onunla doğrudan bağlantılı olan "takva" ve "müttakî" kavramlarını derinlemesine analiz edelim.
Giriş: Kuranî Çerçevede Sorumluluk Yasası
Kur'an'ın öğretisinde, "Sorumluluk Yasası" evrensel ve değişmez bir ilkedir. Buna "Sünnetullah" (Allah'ın kanunu) denir. Allah'ın kâinata koyduğu bu düzen, fiziksel olduğu kadar sosyal ve manevi hayat için de geçerlidir. Bu yasa, insanın her eylem, söz ve niyetinin bir karşılığı olduğunu ve hiçbir şeyin boşa gitmeyeceğini bildirir.
- Sorumluluk Yasasını Açıklayan Temel Ayetler
İslam inancındaki sorumluluk anlayışını özetleyen en çarpıcı ayetlerden biri şudur:
"Hiç kimse başkasının günah yükünü taşımaz. İnsan, ancak çaba ve çalışmasının karşılığını görür. Onun çabası ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tamamen verilecektir."
(Necm Suresi, 53:38-41)
Bu ayetler, sorumluluk yasasının özünü ortaya koyar:
- Bireysellik:Sorumluluk aktarılamaz. Herkes kendi eylemlerinden hesaba çekilecektir.
- Hak Ediş:Sonuç, doğrudan kişinin kendi çabasının (sa'y) ve amelinin ürünüdür.
- Kaçınılmazlık:Çabanın karşılığı mutlaka görülecektir. Bu, dünyada kısmen, ahirette ise tam ve eksiksiz olacaktır.
Diğer Önemli Ayetler:
- "Başınıza gelen herhangi bir musibet, ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Allah birçoğunu da affeder." (Şûrâ Suresi, 42:30)
- Analiz:Bu ayet, "kurban zihniyeti"ni reddeder. İnsanın başına gelen olumsuzlukların kökeninde, çoğunlukla kendi hata, isyan veya ihmalinin (eylemsizliğinin) olduğunu bildirir. Bu, dünyevi sonuçların da sorumluluk yasasına tabi olduğunun kanıtıdır.
- "İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde düzen bozuldu. (Allah), belki (tuttukları kötü yoldan) dönerler diye onlara yaptıklarının bir kısmını(n sonucunu) tattıracaktır." (Rûm Suresi, 30:41)
- Analiz:Bu ayet, sorumluluğu kolektif boyuta taşır. Toplumsal bozulma, ekolojik kriz, savaşlar vb. olaylar, insanlığın ortak işlediği kötülüklerin (zulüm, israf, haksızlık) bir sonucudur. Bu, kolektif sorumluluğun evrensel yasasıdır.
- "Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Asıl insanlar kendilerine zulmediyorlar." (Yûnus Suresi, 10:44)
- Analiz:Nihai adaletin sahibi Allah, insanı kendi yaptıklarıyla baş başa bırakır. Kişinin çektiği sıkıntılar, onun kendi eylemlerinin doğal bir sonucudur; Allah'tan gelen keyfi bir ceza değil.
- "Takva" ve "Müttakî" Kavramlarının Sorumluluk Bağlamında Derin Analizi
Takva, Arapça "ve-ka-ya" kökünden gelir ve kelime anlamı "korumak, sakınmak, savunmak"tır. Terim anlamı ise, kişinin kendisini Allah'ın azabından, gazabından ve hoşnutsuzluğundan korumasıdır. Ancak bu, basit bir "korku" değil, çok daha derin, proaktif ve bilinçli bir sorumluluk halidir.
Müttakî ise, bu korunma bilincini sürekli hale getirmiş, takva sahibi kişidir.
İşte bu kavramların Sorumluluk Yasası ile ilişkisi:
- a) Takva, "Sorumluluk Bilinci"nin Ta Kendisidir
Sorumluluk yasasını bilen bir insan, eylemlerinin sonuçları olduğunun farkındadır. İşte takva, bu farkındalığın İslami terminolojideki adıdır. Kişi, "Allah beni görüyor" (ihsan) şuuruyla, her an ve her yerde davranışlarının sorumluluğunu taşır. Bu, sadece "günahlardan kaçınmak" değil, aynı zamanda "iyilikleri yapma sorumluluğunu" da içerir.
Örnek: Yalnızken yere çöp atmayan bir insan, sadece cezadan korktuğu için değil, çevreyi kirletmenin sorumluluğunu taşıdığı için (yani bir nevi takva sahibi olduğu için) bunu yapmaz. Bu, en üst düzeyde bir özdenetim ve sorumluluk bilincidir.
- b) Müttakî, Sorumluluk Yasasını İçselleştirmiş "Bilinçli Mimar"dır
Kur'an'ın en çok övgüyle bahsettiği insan modeli müttakîlerdir. Bakara Suresi'nin hemen başında tanımlanırlar:
"Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcarlar... Ve onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler ve ahiret gününe de kesin olarak inanırlar." (Bakara, 2:3-4)
Buradaki her bir eylem, bir sorumluluğun yerine getirilmesidir:
- Gaybe iman:Görünmeyen ama var olan yasalara (sünnetullah) ve ahiret inancına dayanan bir sorumluluk anlayışı.
- Namaz:Yaratıcı'ya karşı olan sorumluluğun (kulluk) sürekli canlı tutulması.
- Zekât/İnfak:Mal ve servet üzerindeki toplumsal sorumluluğun yerine getirilmesi.
- Ahirete iman:Yapılan her şeyin nihai bir karşılığı olacağı bilinciyle (sorumluluk yasası) hareket etmek.
Müttakî, bu bilinçle hayatını "inşa eden" kişidir. O, Kur'an'ın rehberliğini bir "yaşam kılavuzu" olarak görür ve bu kılavuza uymanın, dünya ve ahiret mutluluunun sorumluluğunu almak olduğunu bilir.
- c) Takva, Sorumluluktan Doğan Bir "Korunma Kalkanı"dır
"...O halde Allah’a karşı gelmekten sakının (ittika edin) ki, kurtuluşa eresiniz." (Âl-i İmrân, 3:200)
Bu ve benzeri ayetlerde takva, kişiyi hem dünyevi hem de uhrevi kötü sonuçlardan koruyan bir kalkan olarak sunulur. Sorumluluk yasasını ihlal etmenin (günah, isyan, zulüm) acı sonuçları vardır. Takva, bu sonuçlarla yüzleşmemek için, yasaya uygun hareket etme erdemidir. Yani, "ateşe dokunursan yanarsın" yasasını bilen akıllı bir insanın, elini ateşten sakınması (ittika etmesi) gibidir.
Sonuç: Kuranî Bütünlük İçinde Sorumluluk
Kur'an perspektifinden baktığımızda:
- Sorumluluk Yasadır (Sünnetullah):Her eylemin bir karşılığı vardır. Bu, Allah'ın kâinata koyduğu değişmez bir düzendir.
- Takva, Bu Yasayı Bilerek Hareket Etmektir:Kişinin, eylemlerinin dünyevi ve uhrevi sonuçlarının farkında olarak, kendisini olumsuzluklardan koruyacak şekilde davranmasıdır. Proaktif bir sorumluluk halidir.
- Müttakî, Bu Sorumluluğu Hayatının Merkezine Alan Kimsedir:O, Kur'an'ın tarif ettiği sorumluluk bilinciyle (takva) donanmış, hayatını bu bilinçle inşa eden ve böylece hem dünyada huzurlu bir yaşamın hem de ahirette kurtuluşun mimarı olan kişidir.
Bu üçlü, insanı "kaderim buymuş" diyen edilgen bir kurban konumundan çıkarır, "seçimlerimle kendi kaderimi inşa ediyorum" diyen sorumlu, bilinçli ve aktif bir mimar konumuna yükseltir. Bu, İslam'ın insana verdiği en büyük değer ve sorumluluktur.
Kur'an'ın öğretisiyle "Sorumluluk Yasası"nı derinlemesine analiz eden ve "takva"yı merkezine alan bir hikaye ile açıklayalım.
Demirci Selim ve Üç Öğüt
Selim, şehrin en meşhur demircisiydi. Örsünün başında döktüğü ter, adeta her bir dövülmüş kılıçta parlayan bir bilgeliğe dönüşürdü. Ancak o, sadece kılıç yapmakla kalmaz, gelen gençlere hayatın dövülmüş demirinden öğütler verirdi.
Bir gün atölyesine, yüzünde derin bir endişe taşıyan genç bir adam, Yusuf, girdi. "Usta," dedi, sesi titreyerek, "Hayatım bir karmaşadan ibaret. Başıma gelen her kötülük sanki beni buluyor. İşim ters gidiyor, insanlarla aram bozuk. Neden hep ben? Kaderimde bu mu var?"
Selim, örsünün üzerindeki kızgın demiri elindeki çekiçle usulca dövmeye devam etti. Sonra başını kaldırıp Yusuf'a baktı. Gözlerinde derin bir anlayış vardı.
"Yusuf," dedi, "Senin derdin kader değil, 'sorumluluk'u anlamamış olman. Yüce Kitabımız, bu dünyanın bir 'Sebep ve Sonuç Dünyası' olduğunu söyler. Şu ayet bir ışık gibidir: 'İnsan için kendi çalışmasından (emek ve amelinden) başka bir şey yoktur. Ve şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir.' (Necm Suresi, 53:39-40). Yani, sen bugün hangi ateşi yakıyorsan, yarın onun sıcaklığını veya dumanını içinde hissedersin."
Yusuf şaşkınlıkla, "Peki ne yapmalıyım?" diye sordu.
Selim, üzerinde çalıştığı kılıcı suya daldırarak bir tıslam sesi çıkardı. "Sana üç öğüt ve her biri için bir ayet vereceğim. Bunları hikayenle anlamaya çalış."
- Öğüt: Kendine ve Yaptıklarına Bak
"Yusuf," dedi Selim, "İlk olarak, başına gelenleri hep dışarıda aramaktan vazgeç. Yüce Allah buyurur ki: 'Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Allah) birçoğunu da affeder.' (Şûrâ Suresi, 42:30)."
"Bu ayet," diye devam etti Selim, "Bizim 'kurban' olma halimizi reddeder. İş yerinde belki çabuk öfkeleniyorsun, belki sözünü tutmuyorsun, belki de işini tam ve güzel yapmıyorsun. Sonra patronun seni haksız buluyor. İşte o 'musibet', senin 'elinle işlediğin' o küçük ihmallerin, öfkelerin bir sonucudur. Sorumluluk, önce kendi içine bakmak ve 'Buna ben nasıl katkıda bulundum?' diye sormaktır."
Yusuf, düşünceli bir şekilde başını salladı. Evet, belki de müşterilerle konuşurken sabırsız davranıyordu.
- Öğüt: Görünmeyen Sonuçlardan Sakın (Takva)
Selim, ikinci bir çelik parçasını ateşe tuttu. "İkinci öğüt daha da derindir Yusuf. Buna 'takva' denir. Takva, sadece günah işlememek değil, her adımını atarken, o adımın seni nereye götüreceğini bilmektir. Görünmeyeni görmektir. Yüce Rabbimiz, 'Öyleyse gücünüz yettiğince Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyın (ittika edin). Dinleyin, itaat edin...' (Teğâbün Suresi, 64:16) buyurur."
"Şimdi şu kızgın demire bak," diye anlattı Selim. "Ona çıplak elle dokunmam. Çünkü görünmez olan ısısının beni yakacağını bilirim. İşte takva budur! Gıybet etmem, çünkü o sözlerin, ilişkileri yakıp yıkan görünmez bir ateş olduğunu bilirim. Haksız kazanç peşinde koşmam, çünkü o kazancın rızkımın bereketini yakacağını bilirim. Sorumluluk, işte bu görünmeyen sonuçların bilincinde olmaktır. Müttakî olanlar, işte bu bilinçle korunanlardır."
Yusuf'un zihninde bir şimşek çaktı. Belki de insanlarla arasının bozuk olmasının sebebi, laf taşıma alışkanlığıydı ve o, bu eyleminin sonuçlarını hiç düşünmemişti.
- Öğüt: İyiliği İnşa Et, Kötülüğü Onar
Selim, son olarak dövdüğü kılıcı parlattı. "Üçüncü öğüt, sorumluluğun sadece 'kendini korumak' olmadığını öğretir. Sorumluluk, etrafına iyilik yaymaktır. Yüce Kitap, 'İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir.' (Fussilet Suresi, 41:34) der."
"Yani Yusuf," diye açıkladı Selim, "Sana kötülük yapana sen de kötülükle karşılık verirsen, sorumluluk yasasına göre bu kısır döngüden sen de nasibini alırsın. Ama sen, o kötülüğü daha güzel bir davranışla örtersen, zinciri kırar ve yeni bir sonuç yaratırsın. Sorumluluk, kötü bir durumu değiştirme cesaretini göstermektir. İşini düzeltmek, önce özür dilemek, güven vermek... Bunların hepsi, senin elinle inşa edeceğin iyiliklerdir."
Sona Doğru: Mimarlar ve Eserleri
Aylar sonra Yusuf, yeniden demirci Selim'in atölyesine geldi. Yüzü endişesiz, duruşu daha gururluydu.
"Usta," dedi gülümseyerek, "Öğütlerini ve ayetleri düşündüm. İş yerinde daha sabırlı ve dikkatli olmaya başladım. İnsanlarla konuşurken sözlerimin nereye varacağını düşünüyorum (takva). Bir müşteriye haksızlık yaptığımı fark edip gidip özür diledim ve hatasını telafi ettim. Sorumluluk alınca, her şey değişmeye başladı. Patronum bana güveniyor, insanlar bana saygı duyuyor."
Selim, gururla gülümsedi. "Gördün mü Yusuf? Sünnetullah asla değişmez. 'Allah’ın kanununda (sünnetullah) asla bir değişiklik bulamazsın.' (Ahzâb Suresi, 33:62) Sen, kendi eserinin mimarı oldun. Eskiden 'Neden hep ben?' diye soruyordun. Cevap, senin elindeki çekiçti, senin körüklediğin ateşti. Şimdi ise 'İyiliği nasıl daha çok inşa ederim?' diye soruyorsun. İşte gerçek müttakî, yani sorumluluk bilinciyle donanmış insan budur."
"Artık anladım usta," dedi Yusuf. "Hiç kimse başkasının günah yükünü taşımaz" (Necm, 53:38). Herkes kendi kılıcını döver, ve onunla ya cennetini inşa eder ya da cehennemini."
Selim son sözü söyledi: "Aynen öyle evlat. Unutma, her birimiz kendi örsümüzün başındaki bir demirciyiz. Ateşi neyle körüklediğimiz ve çekici nereye indirdiğimiz, nasıl bir hayatı döveceğimizi belirler. Sorumluluk, işte bu farkındalığın ta kendisidir."
DIĞER HABERLER
-
AYIRT ETME YASASI
06 Eylül 2025, 23:41 -
SORUMLULUK YASASI
04 Eylül 2025, 01:32 -
KARMA YASASI
04 Eylül 2025, 00:11 -
DENGE VE KUTUPLULUK YASASI
03 Eylül 2025, 22:32 -
BAŞARI YASASI
03 Eylül 2025, 02:18 -
TEZAHÜR YASASI
03 Eylül 2025, 01:57 -
REFAH YASASI
03 Eylül 2025, 01:08 -
Deepak Chopra'nın Niyet ve Arzu Yasası'nın 7 İlkesi (Özet)
03 Eylül 2025, 00:54 -
NİYET YASASI
03 Eylül 2025, 00:47 -
NETLİK YASASI
02 Eylül 2025, 23:31