04 Şubat 2019, 17:41 tarihinde eklendi

Düşünce Gücümüzle Hücrelerimize Etki Edebilir miyiz?

Düşünce Gücümüzle Hücrelerimize Etki Edebilir miyiz?

Düşünce Gücümüzle Hücrelerimize Etki Edebilir miyiz?


Gerçekleri görmezden gelerek Onları ortadan kaldıramayız.
ALDOUS HUXLEY


Duygularımızın vücudumuz üzerinde büyük bir etkisi olduğunu çoktandır biliyoruz. Bu, bilim ve tıp tarafından da birçok kez belgelendirilmiştir. Ama şimdiye kadar DNA' nın değiştirilemez olduğu düşünülüyordu. Peki bu gerçekten doğru mu? HeartMath Enstitüsü' nde 1 992 yılmdan 1 995 yılına kadar, salt duyguların DNA'mız üzerindeki etkileri araştırıldı. Bunun için bilim adamları Glen Rein ve Rollin McCrary insan DNA'sı üzerinde birtakım incelemeler yaptı. İlk önce DNA, deneyler için bir cam deney tüpünün içine konuldu. Daha sonra oldukça güçlü, yoğun duygulara maruz bırakıldı. Deneyi yapanlar bunu sağlayabilmek için
ruhun rahatlatılması, pozitif duygulara konsantre olma ve kalp bölgesine odaklanma gibi çeşitli psikolojik teknikler kullandı.Sonuçlar, göz ardı edilemeyecek kadar etkileyiciydi.

DNA üzerine etki edilebileceğinden şüpheli olan bilim adamları, o zamanın fizik kurallarına göre gerçekleşmesi mümkün olmayan bir şey gözlemlediler; denek, üzerine yoğunlaştığı duygularını yolladığı sırada, çok belirgin elektriksel reaksiyonlar ölçülebilmişti. Denekler, sadece duyguları aracılığıyla
deney tüpünün içindeki DNA moleküllerini etkilemişti. Duygularımız DNA'nın biçimini etkiliyor. Aklımız için bu kolay kabul edilebilir bir şey değil. Şu ana kadar bize DNA'nın değiştirilemez olduğu öğretilmişti; onunla doğarız ve ağır, şiddetli müdahaleler dışında hiçbir şey onu bırakın değiştirmeyi, etkileyemez bile. Ne vücudumuzun içinde ne de dışında. Ama şimdi, bilim adamları DNA'nın değiştirilebileceğini, hatta çok ince enerj ik titreşimlere bile reaksiyon gösterdiğini saptadı.
HearthMath Enstitüsü araştırmalarında bir adım daha ileri giderek, insan plasenta DNA'sının reaksiyonlarını inceledi. Plasenta DNA'sı, DNA'nın ilk
şeklidir. Bu deneyde, yirmi sekiz cam kabın içine plasenta DNA'sı yerleştirilerek, her biri eğitimli bir araştırmacıya verildi. Bu araştırmacılara yoğun duyguları nasıl üretecekleri öğretilmişti. Ve yine bu testin sonucunda da DNA'nın, araştırmacının duygularına göre  biçimini değiştirdiği kanıtlandı. Araştırmacı takdir, sevgi veya minnettarlık  hissettiğinde, ONA gevşeyerek yanıt verdi;DNA zincirleri açıldı ve uzadı. Buna karşılık araştırmacılar hayal kırıklığı, korku, öfke ya da stres
duyguları oluşturduklarında ise ONA, olumsuz duygulara, büzüşerek cevap verdi. Kısaldı ve hatta birçok kodunu kapattı!

Şimdi, olumsuz duyguların, bizi dış dünyaya nasıl kapattığını daha iyi anlıyoruz. Öfkeli olduğumuzda ya da moralimiz bozukken kendimizi yalnız ve yaşamın akışından koparılmış hissederiz. Öyledir de zaten. Ama kendimizi çevrem izde karşı kapatan yine biziz. Araştırmacılar tarafından mutluluk, kabul görme,minnettarlık ve sevgi duyguları hissedildiğinde kodların kapanması hemen durduruldu ve aynı bir elektrik şalteri gibi açılıverdi. Bu arada ONA da ölçülen değişimler elektromanyetik gibi etkenlerin sebep olabileceğinden çok daha büyük ve kapsamlıdır.
 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *